2001 yılından sonra hayatı yeni bir ivme kazandı.
ve bu değişim ve gelişim evresi 2005,de duraklama dönemine girdi. Halen araştırma, gelişme safhasını sürdürmekte olup yakında sahnedeki yerini tekrar alacak inşallah..
Hızla akan deli gibi avcundan
Ne zamanlar geçiyor hızla değilmi?
Köpürüp köpürüp dalgalara sığmayıp
duygularını süpürüyor değilmi?
Biliyorum Bitecek.Ve bitirecekte beni ve cok sevdiğim çok şeyi.Eskitecek tadları ve kırıştıracak her sabah aynada baktığım yüzümü.Belki hızla belki yavaşça. Ne aldığıma bakmalıyım diye düşüneceğim.Nasıl yavaşlatırım uzatırım kaygıları ile uğraşmaktansa. Ne yapmalıyım diye düşüneceğim.Nasıl oldu diye saçlarımı ağartmak yerine. Ve acımıda Hatamıda Başarımıda seveceğim.Tıpkı sevgimi sevdiğim gibi. Onlar benim parçam. İyiyide ayıracağım kötüyüde. Ama ilahi ve ebedi olanı referans alarak. Ağaran ve yaşlananı ve eskiyeni değil. Kısacası yaşıyacağım ama,Burada bırakacaklarımı kazanabilmek uğruna değil; Götürebileceklerimi kazanabilmek uğruna! Giderken Yanıma alabildiklerimde olacak,KAZIDIKLARIMDA GEÇTİĞİM HER ZAMAN'A!
Mutluluk.. Mutlu yıllar.. Mutlu ol.. Hep mutlu kal.. Mutlu ol ne olur. Mutluyuz.. Mutlu toplum.. Onlar artık mutlu..
Mutluluk. Adı konulmuş, İçeriği değişken,Zorla dayatılan bir anlam...
Niye Hayatımı ona göre yönlendiriyorum? ..Niye hayatların anlamı o? Niye herşey onun için yapılır?
Niye kendimize bu işkence. Hep mutlu olma adına atılmak istenen adımlar niye? ?
Pempe bir koku akıyor içime.
Ve mavimsi bir tad dilimin ucundaki,
Yuvarlak sakızın üstündeki,acımsı şekerli.
Griye çalan anılar zihnimde.
Ve siyah beyaz rüyalar uykularımda.
Kimi zamanda,
Belli belirsiz bir hayal
Yeşilliğe muhtaç beton yığınları
Arasından fışkırıp göğe doğru
İsyan edercesine istila edilişine
Bir Ankara akşamı
Mora boyalı
Benim İstanbul’umun bir çift ela gözü var,
Pendik sahilinden Adalara bakar gibi.
İstanbul’umun minik parmakları var,
Haliç sırtları gibi.
Minicik dudakları,
Sanki Bebek sahili.
Hışırda yüreğimde,pencerenin arkasindaki ruzgar,
Uğulda yüreğimde az dalgalarınla.
Al beni gece, tut kalbimin kulpundan.
Uzat parmaklarının ucunu,koca yaşlı ağaç.
Uzat da sonbaharına çek al.
Es gece içime içime..
Herzaman bilmediğin bi diğer boyut hep vardır. Örneğin şafak söktüğü sıralarda karanlıkla aydınlığın boğuştuğu anlar vardır. Bu muhteşem görüntü seyredip mest olduğumuz çeşitli renklere bular hep gökyüzünü. En son yenilen karanlık,kızıl kanlarını bırakarak gökyüzüne cekilir gider. Zaferini kutlayan günışığı,güneşin ışıklarını yüzlerimize vurup sevinç doldurur çoğu kez içimizi..
Sonra gün rehavete kapılırda geceyi yenmenin zafer sarhoşluğunu üstünden atamaz ya..İşde o en zayıf anında öyle uykulu gözlerle rengi solduğunda gündüzün, Gece karanlıklarını hızla salar üzerine gündüzün. Ve Şafakla geceyi yenip karanlıkları söküp atan günışığı, güçlenerek geriye dönmüş karanlıklara karşı mucadelesini sürdürür ama nafile. Bu seferde gökyüzü Günışığının kanları ile Al al olurda karanlık hızla sarar gökyüzünü hırslıca.
Ve yenilgilerin ve zaferlerin kanla reklendiği bu dünyada herşey modellenmiştir bu gökyüzündeki savaşlardan ve mücadeleden.
Ama gecede hep kalmış bir grup yıldız vardır ya? Hani hiç ışığını kaybetmeyen.. İşde hep yıldızlar gibi sayıları bilinmeyen ama ışığını kaybetmemiş birileri hep vardır. Ve bunlar toplumun güneşli günlerinde değil, hep en karanlık günlerinde farklarına varılırlar. Varlıkları neşe verir. Ve onlar hep gündüzün geleceğinin umutlarını anlatırlar.Bazen kelimelerde bütünleşmiş anlamlarla.. Bazende bir şiir olur akarlar gökden taa yüreğimize..Birde bir ay vardırki bizim yaşama umudumuzdur. Hiç sönmez. Söndüğünü düşündüğümüz anda,aslında sönen ay değildir. Bizim gözlerimiz kapanmış ve bu hayattan uzaklaşma süreci hızla başlamıştır.Bitiş süreci..Bu rakamlarla ifade edilen yaşla ilgli değil Yaşanmışlık yaşı ile ilgilidir belkide.. Kimbilir..
Kırılasıca eller uzandı O'na
Geçirdiler kirli parmaklarını duygularına
Geleceğine takılıp kalmış gözleri
Gözyaşlarında boğdular mutsuzluğunda
Oysa
Bir mutluluk baharı idi
haşim
ne bakıyorsun öyle,hayat değişmiş.
rüzgar farklı soluyor,renkler bambaşka.
gül ötüyor,kuş susmuş,çığlık kudurmuş.
ne diyorsun haşim,maskeler başka.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!