Camdaki buğuyu silmeye geldim
Perdeler ardını görmeye geldim
Hak’kı hakikâti bilmeye geldim
No’lur ellerim boş, gönderme beni
Sinemde onulmaz derin yarayla
Yolum,
Ömrümün senli bir yıl şehrine düşüyor!
Kaldırımlarında,
Kırık bir kalbin efsanesi dolaşan,
Karanlıklarında,
Karıncaların ayak sesine uyanmış,
Sen gidince,
Deli ayrılıklara bölündü yüreğim.
İçimden kopan bir şeyleri görmeden,
Geri vermeden gittin.
Bile bile yarım bıraktın beni
Kahrettirdin,
Bu seni bulup bulup yitirdiğim,
Emanetine sahip çıkmaz şehir midir?
Seni benden alan,
Gözlerime kan, koyan şehir midir?
Üçbeş ışık titrerken, ara sokaklarda
Bebekler geliyor, melek çehreli
Gülüyor hüzünle, ağlıyor hüzünle
Bilirsiniz ya çocukları
Orada kurulan saray yıkılmaz
Orada açılan yara onulmaz
Elimi tut, dizinde uyut
Sen,
Ey gölgem şehir
Ruhumu okşayan esinti
Hüzzam makamındasın
Ve yorgunluğumu alan şarkısın
Benimle aynı yaştasın
Herşey, O iki kelimeyle başladı.
Seni seviyorumlarına bıraktım kendimi.
Sarsıldım, sendeledim, ellerimi tuttuğunda.
Çıra gibi yandım,
Eridim sana her baktığımda.
Sen vardın,
Yoksun
Gün bitti.
Umut çıktı düşlerimden.
Sensiz, gerçek bir gün batımında dünya
Oysa yalancı bir tan’dır, düşen ufuklarıma.
Safkan atlar gibi, koşarken bulutlar,
Umudun, kıyısından geçiyorum,
Sürtünüyorum.Beni fark etmiyor.
Günleri orak ettim.Yılları biçiyorum.
Ayrılığın beni yakar.
Yıllar fark etmiyor.
Uzatıyorum ellerimi, ellerini tutamıyorum.
Bir şafak bekledi gözlerim,
Gözlerinin ufkunda.
Tutamadığım bir yıldız kaydı düşlerimden.
Alıp alıp götürdü,
Sana ait ne varsa içimden.
Bir tiryaki menekşe koptu, yüreğimden.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!