Vuruldun kavim gardaş, adın hiç duyulmadı,
Kerkük yanıyorken, millet Mısır'a ağladı.
Bir Esma kadar bile saltanatın olmadı.
Akrabaya bakmayan kafirden sayılacak!
Elbet Türkmen gardaş intikamın alınacak!
Gökmavi tohumlar yeşerir,
Zifiriye gark olmuş Milenyum adlı çağda,
Karanın ve kızılın tüm boğuculuğuna rağmen filizlenen,
Tepeden tırnağa kırmızıya boyanan tohumlar...
Yecüc Mecüc çoktan zuhur etti efendi!
Beklemeyin onu doğudan,
Gönül verip sevme beni ey güzel.
Kuş uçmaz kervan geçmez yollarım var!
Saçlarına yazık ipekten özel,
Sır ermez akıl almaz hallerim var!
Kürşad unutulmuş çoktan,
Germeye yay bulamadım,
At olmasa da hiç yoktan
Binmeye tay bulamadım.
Galiba devir değişiyor,
Zemheri zamanı, cemre iner topraklara,
Kırk ikindi yağar, üç aylık kuraklara.
Semada asılı kalır Likya'nın güneşi,
Peyderpey alevlenir Çıralı'nın ateşi.
Türkmenem gardaş, Türkmenem,
Onlar el sana,Türk menem.
Aynı dinden, aynı soydan,
Ezidi değil Türkmenem.
Sevdim seni nazlı katun, Tanrı dağları kadar,
Gözlerin alev misali, yüreğimi yakar.
Kaşların ise yay gibi gönlümde oklar.
Yüce Tanrım beni bu dertten kurtar.
Mübarek ferman, ondan kalan"KAN YAZISI",
Uymazsak,üstadım hakkını helal etmesin,
"VUR EMRİ" gelince,dinecek gönül sızısı,
Duymazsak,üstadım hakkını helal etmesin.
Geceler teslim olunca şafağa,
Zihinde kopanları sabadan sor,
Çıkıp bakınca ulu bir doruğa,
Gönüle düşen aksi,semadan sor
Dört yanımdan kuşattı fecr efesi,
Müphem hislere dalıyorum Gülçehre,
Itrın olmayan mülteci nefesi,
İstemeden alıyorum Gülçehre.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!