Kuşlar mavi beyaz sarnıçlarında dün gece,
Mehtabın koynunda dilce,
Heceleriyle,
Senin ruhundan süzüldüler ey İstanbul.
Bir tatlı ülfet ve letafet ile,
Kuşlar ne çetin bir günü geride bıraktı,
faturasını kime keseceğim sahipsizliğimin.
Ne sen varsın burada,
ne de beni eleştiren bir bakış.
Ne benle birlikte bir hezeyan,
Şairim,
Kendimi bilemiyorum ben,
Kendimi bilemeyecek kadar yoksul benim cümlelerim,
Şairim,
Kelimelerim kuru düzen mısralarında yorgun,
Sen düşüyorsun aklıma kaç gündür,
insan neyi arıyor,
sessiz bir çığlık gibi dolanıyor ortalıkta,
bazı odalarda sessizlik,
bir derin yara,
çoluk çocuk perişan,
geçim sıkıntısı var memlekette,
Aşk her zaman yalnızlıktan başlar,
ve sularda kaynar sevgilinin yüzü,
kitabın orta yerinden bir soru sorulur,
sevenle ölünmez,
sevilene sövgüsüz gidilmez...
Ben sevgiyi tarlada bulmadım,
Gözlerimin önünde ekşiyen yoğurda bakarak,
Ninemin saçlarını taradım.
Ben yokluğun endişesini insanın beliyle göğsü arasında atılan bir sıvıda da bilmedim.
Ben senin gözlerinden telaşe ile akıp,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!