İstanbul rüyaların şehri, rüyalar İstanbul’un meskeni
İstanbul gülistanın rengi, gülistan İstanbul’un bendesi
İstanbul beldelerin ser’i, beldeler İstanbul’un terkibi
İstanbul ezelden ebediyete, aşıkların gözbebeği
Gözlerinde pul pul, artlarındaki hüznü kederi gizlemeye, memur damlalar...
Çocuk bakıyor, refleks halinde mütemâdiyen, silsile silsile sessiz hıçkırıklar...
Bir şey söylemiyor, söylemek istemiyor, belki de dil yorgun söz kırgın...
Yüreğinde çağlayan haykırışları, sarmaladığı tozlu bebeğe mi söyletme kastı.
Ve sanki çocuk yeryüzüne kapsayıcı yakıcı bir iç çekiş gönderiyor, zîrâ onun için ne kadar dumanlı son bayramlar.
Ve çocuk anlam arayışına bir delil görecekmiş gibi, kısıyor ıslak gözlerini ve sonra etrafında bayramlık bomba ve silahları görüp vaz geçiyor beyhûde gayretinden.
Kan kokan lâkin amber tütsülü bir dünya batı
Uzaydan bakışla cennet sanılır ham, kof yapı
Ruhu engizisyonun dikenlerin de asılı
Aklı, salt aklı putlaştırmanın adıdır batı
Nice sahtelikle sivri dişlerini gizleyen
Isırırken bile masum fısıltılar üfleyen
Kudüs
Binlerce yıldır kutsi nefesleri biriktiren şehir
Binlerce yıldır taşı toprağı yedi veren şehir
Şer eller önüne diktikçe setleri deviren nehir
Renkten mahrum toprağı Rab rengiyle renklendiren şehir
Ey şehir! ey ruhumda asılı eşsiz cevahir lebbeyk!
İnsanı kerim kılan ikram sahibi
Sırları âyan eden sırlar maliki
Ridayı nebiye semâvâtı düren
Allahım sen rahatlatansın kalpleri
Sırtlandan eşed vahşîler Refah'ı nâr'a verdiler
Vicdan, ahlak demediler değerleri çiğnediler
Zulm ve denîlikte kıran kırana yarış ettiler
Vahşeti lokum gösterdiler âleme yedirdiler
İz'an'ı sarkmış insanlık korku şerbetin içtiler
Abd'ı Rahman olmaklığa abd'ı ıcl yeğdir diyenler
Başlayalım lisân'ı evvâb ile
Tevbeler ref olsun günah setr olsun
Dönelim kıble'i Tevvâb Halîm'e
Tevbeler ref olsun günah setr olsun
Çıkarak huzûr'u Rabbi Kerîm'e
Tevhid bizim özümüz
Lailahe illallah
Kur'an'dadır gözümüz
Lailahe illallah
Nebi bize öğretti
Hâil'i kavî olmuş ben, sen, onlar,
bizler
Kat kat çekilmiş araya ğaliz
perdeler
Yetişmez mi artık karşılıklı
herzeler
Akifim! gölgen düşmeden kara toprağın bağrına
Bedirin ve Çanakkalenin kahraman aslanları
İsmini fısıldadılar arzın her bir bucağına
Sessizliğinde şu gökkubbeyi titreten bir eda
Kazıdı şanlı ismini iman yüklü sadırlara
Ve satırlar ahd etti Akif’i unutturmamaya




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!