Nuri CAN Kimdir?
1950 de Erzincan’ın haritalarda yeri olmayan küçük bir dağ köyünde doğdu. Küçük yaşlarda İstanbula ordanda Hollanda’ ya gidip yerleşti.
Hollanda da yaşadığı süre içerisinde, çocukluğundan beri ilgi duyduğu müzik, şiir, tiyatro öykü ve daha çok resimle uğraştı, olanakları ölçüsünde bu uğraşılarına devam etti. Bu güne değin afiş, resim, öykü ve şiir çalışmalarıyla bir çok ödül aldı. Hollanda başta olmak üzere, Fransa, Belçika, Almanya, Yunanistan ve Türkiye’de bir çok karma ve kişisel sergilere katıldı. Türkiye ve avrupa’da yayımlanan bir çok edebiyat, kültür sanat dergilerine öykü, şiir, deneme ve sanat üzerine yazılar yazdı ve yazmaya devam ediyor. 4 kitap yayımladı Hasret Çiçeği 77, Göçmen İşçiler Ağıdı, Yürek Yanarsa titrer Gül Üşürse, Vezinli kar taneleri. 10 dosya daha yayına hazır vaziyette.
Değişik ülkelerde 150’ yakın resim çalışması kitap kapağı ve kartpostal oldu. Üç Yıl uluslar arası sanatçılar birliği başkanlığı ayrıca Uluslar arası af örgütü ve Unicef gibi kurumlarda aktif ve pasif görevlerde bulundu. Hollanda ve Türkiye’ de özel ve resmi kurumlarda sanat danışmanlığı resim öğretmenliği yaptı. Bir çok şiiri sanat müziği ve Türkü tarzında bestelendi. Türkü olarak amatörce kendi Türkülerini çalıp söyledi özel eğlencelerde. Saz, saksafon ve bongo gibi entstrümanlar çaldı değişik müzik gruplarında.
Fransa da yayınlanan ”Genese” dergisinde yayınlanan bir söyleşide sanatla ilgili çörüşlerini şöyle ifade ediyor. ”Sanatla ilgili olarak düşüncelerimi belirtmem gerekirse; ilk resim, şiir ve öykü çalışmalarım, geldiğim yörelerin yaşam biçimiyle, insan ilişkileri üzerine yoğunlaştığım çalışmalar oldu. Sonraları umut, inanç, sevgi, özgürlük, barış ve bunların karşıtı olarak da baskı, acı ve umutsuzluğu konu alan sürrealist ve realizim karışımı tasarılar Sembolik öğelerle nereye kadar götürebilirim düşüncesi çalışmalarımın mantığını ve coşkusunu oluşturdu.
Son yıllarda ise, mitolojik, felsefi, masal - düş karışımı renk ve figüratif öğelerle çalışmalarımı yoğunlaştırdım. Bir ayrıntıya veya bir biçime bağlanıp kalmaktan çok değişimlerden yanayım. Bağımsız, içtenlikli ama sorumlu bir yaklaşımım var.
Sanatı dış dünyada algıladığım, incelediğim, sorguladığım şekliyle içsel yapıma uyarlama süreci olarak görüyorum. Bu da beni deneysel çalışma tarzlarına götürüyor. Bu denemeler sürecınde kendimi araştırmayı ve yaşamı soruşturmayı seviyorum.
Sanatsal sürece dönüşebilecek çok şey olduğunu ve çok zengin bir dış dünyanın araştıran ve soruşturan bir iç dünya ile buluşmasının sanatı ve hayatı anlamlı kıldığını düşünüyorum. Çünkü sanat insanın duygu tarafıdır. Estetik, ince ve güzel tarafıdır. Ben insanların, ancak sanatla güzel ve engin düşüncelere erişebileceğine inanırım....
Sevgi Yağmurum Ol
Günüm güneşim ol ısınacağım
Ümit duvarım ol yaslanacağım
Sevgi yağmurum ol ıslanacağım
Gül kokun bir ömür tenimde kalsın
Sen uykuysan ben gördügün düş olam
Sen yuvaysan ben bir yavru kuş olam
Ağlar isen yanağında yaş olam
Gözlerin bir ömür gözümde kalsın
Sevgili ol ömrüme, düş kaçağım
Göğsüne başımı yaslayacağım
Kalbimin içinde saklayacağım
Özlemin bir ömür gönlümde kalsın
Bir dünya sun bana tutunacağım
Gönlümü sevginle avutacağım
Bütün ihanetleri unutacağım
Ellerin bir ömür elimde kalsın
Sevgi mırıldayan nehirler gibi
Derin uykularda şehirler gibi
İsminki dualar, şiirler gibi
Ölünceye kadar dilimde kalsın
Nuri CAN
Mehtabım Olsan
Karanlık gecede mehtabım olsan
Süzülsen o hayal sessizliğinle
Dilinde nağmeler elinde keman
Okşasan ruhumu güzel sesinle
Özge canım olsan, gönül yoldaşım
Bir ömür dizinde dinlense başım
Akarsa uğruna aksın gözyaşım
Yakarsa ateşler yaksın elinle
Bir daha sönmesin içimde közün
Bir daha çalmasın kapımı hüzün
Çiçekler açtırsa gülünce yüzün
Dağılsa efkarım gül nefesinle
Kimse okşamasın al yanağını
Öpmesin başkası gül dudağını
Bana bağışlasan gönül bağını
Sevgiden bir yuva kursak seninle
Nuri CAN
Bir Sen Değişmedin Şu Yüreğimde
Yıllar gelip geçti zaman değişti
Bir sen değişmedin şu yüreğimde
Dağlara kar düştü duman değişti
Bir sen değişmedin sevdiğim bende
Ovalar nehirler düzler değişti
Baharlar, rüzgarlar güzler değişti
İnsanlar, nesiller, yüzler değişti
Bir sen değişmedin şu yüreğimde
Sen hala içimde incecik sancı
Biricik sevdiğim başımın tacı
Sevenler eskidi herkes yabancı
Bir sen eskimedin şu yüreğimde
Mevsimler,takvimler, yıllar eskidi
Resimler, kavimler, kullar eskidi
Gelenler, gidenler, yollar eskidi
Bir sen eskimedin sevdiğim bende
Şaşsa da yollarım kesilsede hız
Gözlerin gönlümde sönmeyen yıldız
Hala yavuklumsun o nazenin kız
Bir sen değişmedin şu yüreğimde
Kurallar, töreler, bazlar değişti
Sevdalar, sevgiler, hazlar değişti
Kadınlar, gelinler, kızlar değişti
Bir sen değişmedin şu yeryüzünde
Eserken başımda kavak yelleri
Bağlanmıştı gönlüm öyle serseri
Sen hala sevecen, nazlı, cilveli
Hiç mi değişmedin sevdiğim bende
Bakışlar, işmarlar, gözler değişti
Şarkılar, duygular, sözler değişti
Saçlara ak düştü, yüzler değişti
Bir sen değişmedin sevdiğim bende
Şehirler, sokaklar, evler değişti
Bahçeler, tarlalar, köyler değişti
Ağalar, köleler, beyler değişti
Bir sen değişmedin şu yeryüzünde
Can Nuri'yim yıllar ne çabuk geçti
Avurtlarım çöktü şeklim değişti
Doldu vadem ölüm çağım erişti
Bir sen değişmedin durursun öyle
Nuri CAN
Geldi hazân, Yine hüzün, Yine gam
Cümbüş kırık, neyzen suskun, ney suskun
geldi hazân, yine hüzün, yine gam
şarkı suskun, meyhan suskun, mey suskun
geldi hazân, yine hüzün, yine gam
gönüllere elem konuk her akşam...
Hicran dilsiz, yaş gözsüz, mevsimler güz
şair suskun, şiir suskun, tar sözsüz
yine boyun büktü akşamlar öksüz
geldi hazan, yine efkar, yine ah-u zar
yine hasret, yine gurbet ah leyli yar
bir ince sızı düşer sineye her akşam
Bülbülü bir güle zar eylemişler
dünyayı sevene dar eylemişler
sevdayı göğsüme nar eylemişler
geldi hazân, yine hüsran, yine figan
yine hicran, yine giryan, yine efgân
bir ince sızı düşer geceye nereye baksam
Rüzgar hicran inler gönül secdede
nağmeler aşkı kanar her hecede
ay küser bir efkâr basar gecede
geldi hazan, yine hüsran, yine efgân
yine sürgün, yine firgat, yine figan
bir kara dumandır iner sokaklara her akşam
Felek ki, demirden örmüş ağını
ceylanlar aşk için yakmış dağını
gazeller savurmuş ömür bağını
geldi hazân, yine hüzün,yine giryan, yine isyan
yan ey deli gönül dermansız derdine yan
İşte yine çöktü efkar her yer karardı
bahçe gazel döktü yaprak sarardı
her sokak başını bir elem sardı
geldi hazân, yine hüzün, yine gam
yine sürgün, yine giryan, yine hicran
bir ince sızı düşer sineye nereye baksam
Tipi bize, boran bize, kar bize
feryat bize, figan bize, zar bize
hicran bize, fizan bize, har bize
yine firgat, yine gurbet, yine hasret ey Ozan
dinmez bir sızı düşer yüreğine ne yapsan
gönüllere elem konuk her akşam
Bahçe mahsun, gül mahsun, gönül hicran
bülbül zar-ı figan, zar-ı fizan, zar-ı efgân
ey vah yine hicrân, yine giryân, yine hüsran, yine gam
ince bir duman gibi geçip gidiyor zaman
yan ey deli gönül dermansız derdine yan
Geldi hazân, yine hicran,yine hüsran,
yine giryân bana düştü ah! ..
yine firgat, yine hasret,yine figan,
yine efgân cana düştü ah! ....
attı felek, her birimiz bir yana düştü
ince bir duman gibi geçip gidiyor zaman
yan ey deli gönül yan, dermansız derdine yan
hüzünlere yazılmış bir ömür bizimkisi neylersin
ah! leyli yar...
geldi kış, yine tipi, yine boran, yine duman
yine her gece kalbimize yağıyor kar...
Nuri CAN
Hasret çiçeğim
Yağmurlar düşerken körpe bağına
süzülür damlalar gül yaprağına
takılıp gurbetin hüzün ağına
bir sen mi solarsın hasret çiçeğim
Sarıp dikenlere gönül acını
indirme başından ümit tacını
rüzgarda savrulan ipek saçını
bir sen mi yolarsın hasret çiçeğim
Estikçe başından gurbet yelleri
okşarsın hasretle açan gülleri
mutluluk içinde eski günleri
bir sen mi anarsın hasret çiçeğim
Dalıp anıların buruk seyrine
gözyaşı dökersin hasret nehrine
yediğin ekmeği gurbet zehrine
bir sen mi banarsın hasret çiçeğim
Denizler dalgalı alınlar sisli
yollar sıra sıra engel dizili
herkesin ateşi içinden gizli
bir sen mi yanarsın hasret çiçeğim
Seller feryad eder, dağlar ses verir
bir ömre bir sevda sanma az gelir
şimdi her gönülde bir ah yükselir
bir sen mi ağlarsın hasret çiçeğim
Coşkun akan seldim duruldu kalbim
gurbet eller gezdim yoruldu kalbim
aşkın hançeriyle vuruldu kalbim
bir sen mi kanarsın hasret çiçeğim
Bir tek sen değilsin hasretlik çeken
gizli köşelerde boynunu büken
sılada sevdalar gül gül iken
bir sen mi solarsın hasret çiçeğim
Can Nuri’yim nice canlar canıyım
diyar diyar gezen garip arıyım
gurbetin, hasretin en kör yanıyım
bir sen mi dolarsın hasret çiçeğim
Nuri CAN
Kimi Bir Dikene Takılmış Gider
Nice dertli kullar gezer alemi
kimi bir kenara atılmış gider
kimi esir etmiş para zalimi
kimi beş paraya satılmış gider
hep başka başkadır yaşam izleri
kimisi bunalmış yaşlı gözleri
her kimi dinledim acı sözleri
kimi bir ateşe yakılmış gider
kimi darda kalmış canından bezgin
kimisi yol almış ilimden sezgin
kimi yalnız kalmış bir garip gezgin
kimi bir sürüye katılmış gider
kimi kaderine boynunu eğmiş
kimi isyan edip bayrağın çekmiş
kimi bir çiçeğe gönlünü vermiş
kimi bir dikene takılmış gider
kiminin yalanla geçer her demi
Can Nuri alemin doğru ademi
kimi huy edinmiş hakkı erdemi
kimi bir nefsine kapılmış gider
Nuri CAN
Kalbini Dinle
Sevgi denizinden sevda nehrine
Dalmak ister isen kalbini dinle
Hayal ülkesinden gönül şehrine
Bakmak ister isen kalbini dinle
Yüce dağ başının sisi dumanı
Sarınca geçilmez derya ummanı
Kendi benliğinin hanı sultanı
Olmak ister isen kalbini dinle
Alemde nesnenin her zerresini
Rüzgarda ürperen gül nefesini
Hakkın kantarında vicdan sesini
Duymak ister isen kalbini dinle
Camlarda damlanın son akışını
Yüreğe işlenen aşk nakışını
Yaralı cerenin kor bakışını
Yanmak ister isen kalbini dinle
Can Nuri görmezsen hakkı gerçeği
Derilmez baharın gülü çiçeği
Gönül sofrasında aşkı, sevgiyi
Bulmak ister isen kalbini dinle
Nuri CAN
Kan Çiçek Açar
Şu gurbet ellerde garipçe boynum
büküldüğü yerde gam çiçek açar
vurduğun hançerle kanıyor kalbim
döküldüğü yerde kan çiçek açar
yağmurum yağmıyor hayat gam çölü
sustu şu gönlümün garip bülbülü
tomurcuk çiçekti sevdamın gülü
söküldüğü yerde kan çiçek açar
ne gönülde huzur ne gözde uyku
cigere saplanmış ihanet oku
uzaktan uzağa bir sisli korku
büründüğü yerde tan çiçek açar
gözlerim yıkılmış bir şehir şimdi
sözlerim yakılmış bir şiir şimdi
hayat ki kurumuş bir nehir şimdi
süzüldüğü yerde can çiçek açar
hayal darmadağın, ümitler kırık
boğazlarda düğüm düğüm hıçkırık
ey gönül, gidenler dönmüyor artık
göründüğü yerde gam çiçek açar
çoşkun akan seller bir gün yorulur
hasret ateş olur bahçe kavrulur
yaprak yaprak sokaklara savrulur
süründüğü yerde sam çiçek açar
yalancı dünyada bir garip kuldum
gönül defterinde sevda okurdum
yürekten yureğe sevgi dokurdum
örüldüğü yerde zan çiçek açar
Can Ozan gün güne bir başka yandım
Kerem'in ahını şimdi anladım
Aslı’yı kendime yar imiş sandım.
sürüldüğü yerde gam çiçek açar
Nuri CAN
www.nurican.com
Kayıt Tarihi : 16.1.2013 20:37:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Nuri Can](https://www.antoloji.com/i/siir/2013/01/16/nuri-can-kimdir.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!