Göğsünün ince süzgecinden geçirdi
Yokladı
Bir ara..
Durdu
Geldi
Susturup içindeki sesi
Ey iskeletimin, aziz kemikleri
Bedenimin altında şâha mı kalktın?
Bil ki! Gölgen altında soluklanır organlarım
Göğsüme binmiş, yağ dokusunun ardında
Kaburgamdan beşikte, acılarını mı uyutur kalbim?
Evrenin yatağında
İllegal sevişmeler büyütüyor dudaklarımız
Eylül’e merhaba diyor ten
Solgun sesinde zamanın
Göğsü parçalayan deli coşkularda
Tektik
Sabahlara yırtıldı aklımın gebeleri,
bir göçten geriye kalanlar,
asık yüzünün deltasından.
Şiddetli bir kuraklığın ön çığlığı,
Gittin
El etek çekti
Kalemde kağıtta
Yokluğunu yazmaktan aciz
Mürekkep kokusuna hasret geceler
Yıldızlı mehtap altında
bu sana son şiirim;
kalemim dört tekerin üstünde kıvrılırken ve onlarca yüz kağıdımda keşişirken..
sabahın üryan saatlerinde, sanadır damla damla akan...
...
Kan, et ve kemikten ibaret bir beden
Ve onunla emişen ne açacağı belli olmayan bu ruh tohumu
Mistik bir ironi kaburgalarıma dolanan
Varlığımın çıplak dallarında yıpranmış bir kitap gibi
Kendi iç dünyamda kanatlanıyorum
İŞGAL
Ucu kırık bu aşkla sabahlara burkulmak
Kenti yalayıp geçen bu sessizlik, bedenimde yuvalanmakta
Kül küle toz toza karışır
İçimde bir damla aşka yanaşır
Zaman ümitsiz
Akıl üryan
Uzandığım el, ateş olur beni yakar
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!