Şimdi geceye seni işliyorum ilmek ilmek
Şimdi derin bir sessizliğe bürünüp seni düşlüyorum
Geceyi usulca sana adıyorum
Huzura boyadım tüm yıldızları nakış nakış
Sabahı bekliyorum
Bir gün bir sabah demiştim
MENDİREKTEKİ BAYRAK
Bazen kendimi bir geminin mendireği sanırım
Dünya rüzgardan sallanırda bir ben ayakta kalırım
Dünyayla yer değiştirdiğim zamanlarda olmuştur
Mendirekte sallanırken
MEVSIM MENEKSE
Menekseler hiçbir yerden gelmedi. Hayir satin da almadim. Ben gittim ayaklarina kadar. Bu aksam eve dönerken sarnicin yanindaki patikayi seçtim. Iki bin yillik tas duvarlara inat bahardan bir sarki söylüyorlardi. Morlarin en güzelinden, yesilin tazesinden ezgilerle. Bahar menekse oldu, bir tutam mor oldu bu aksam. Elimde olsa badem çiçekleri, erik dallari da toplardim yanina. Içim disim bahar, içim disim sen olurdun. Dal, çiçek, mor, pembe, dizginsiz günahim olurdun... Kendini yorma, birak... Her sey kendince konussun. Kendiliginden namluya sürülmemis, yankisinda yüregini ve gözlerini bulamayacagim bir sey söyleme bana. Suskunlugun içinden bahar geçiyor simdi. Söyleyemeyecegimiz güzellikte, içimizi isitan bir cemre geçiyor. Sus... En issizinda yalnizligin, bütün gözlerin uzaklarinda menekseler açar. Bahara çeyrek kala, kisi bes geçe... Köse basindan yüzüme vuran rüzgar, bosuna saklama. Sarniç duvarlarinin kuytularinda uyumussun, besbelli. Menekseler sarilmis tenine. Gözlerinin morundan, deli divane menekse kokusundan belli... Her geçen gün, sabaha siginan gece hüznü aglatir içimde. Gidilmez yollara düserim, yada dönülmezin kollarina. Kalin tas duvarlarin yikintilarindan geriye kalan susuz bir sarnicim. Iki bin yildir susuz. Mevsimlerim habersiz geçerdi, menekselerim ve sen olmasan... Bana gelirken suskunlugunu getir istersen, suskunlugun ve yanaginda bir gülücük getir. Içindeki çocugun elinden tut getir... Zihnimde alici kuslar gibi türküler döner. Agitlar firtinasindan arta kalan türküler. 'Kimse benim kadar aglamadi' diyorsun. Aglamistir kara gözlüm, bilemezsin. Sevinçler günesin altinda, acilar zifiri karanliginda yasanir gecenin. Göremezsin... Birisi yanaklarindan gamze gamze sokaklara haykirirken, digeri derinlerde saklanir. Yüreginin kirk kat derininde... Dokunamazsin... Bütün gemilerimiz yanmadan ellerini uzat bana. Korkma, aklini çelecek degilim. Yüzüme bak. Senin için, dar zamanlar için birkaç gülücügüm daha var. Güldürecegi garantili birkaç esprim de. Bu limanda demirliyken batmak istemiyorum. Bir sabah, günes mavilikleri cam gibi aydinlattiginda çikalim yola. Rüzgar denizi köpük köpük dalgalandirdiginda gidelim. Sadece ellerini uzat bana, yanaklarinda eski gülücüklerin izlerini ara... Çok yorgunum, nedenlerimin hepsini tükettim. Sarnicin bir yani bahar, öte yani yikilmis bir tas duvar. Menekseler az sonra baygin kokulariyla bir sarkiya baslarlar. Çok yorgunum, uzat elini... Simdi al, götür beni. Kalirsam, sarniç, surlar, aksam ve menekseler siginagim olur. Beni bu limandan çikaramazsin. Simdi deli bir bahara gitmek zamanidir. Simdi iste, tam simdi gitmek zamanidir. Mevsim menekseye döndügünde gidelim...
Bazı günler vardı hiç bitmesin dersin,
Bazı günler hiç gelmesin.
Ömür törpüsüne yenik günlerin olur,
Yenersin yenilisin
Sevda üzre dil vardır susarsın,
Konuşursun
Hüzünden bir kamburla yaşıyorum onca zamandır
Hesabı tutulamamış yanlışlar yumağında
Elde kalan hüzünlü sözler biriktiriyorum
Hüzne gebe günlerdeyim
Hüzünden bir kamburla yaşıyorum onca zamandır
Şu toprak şu ağaç yazmaya dair ne varsa
Şu güneş şu hava ne varsa kana kana içtiğin
Yaşamak diyorlar el yordamıyla tutunmaya
Saçlarını savura savura kırmızı entarisiyle bir kız
Ve bir oğlan çocuğu eli tetikte...... bir denklanşörün ucunda
Sabahlar dolusu emek kokusu sokaklarda
ne demeliyim bilmiyorum özledim desem
özlemek hislerimin lügatına az gelir
ne demeliyim şimdi delilik olsun diye konuşmamak için
varsın yüzün yüzüme haykıran gülümseme olsun
varsın bilmesin kimse kimseye sevdasını
tüketilmiş sözler kalır birde sen
düşlerinin goncası boğulur
sokaklar gibidir yüreğin
peşmürde hesapsız kimsesiz çoğu zaman
aklın kesmiyorsa beynini
yollar seni çağırır
Şimdi nerelere gideceksin?
Şimdi nereye kaçacaksin?
Hangi tenhaya sığınacaksın?
Gözlerin hiç mi kapanmayacak?
Dilinden düşen nefret ne zaman soğuyacak?
Biliyorum alışık değilsin mutlu kalmaya
İlk işim sana yazmak olsun istedim
İlk seni düşüneyim, işi gücü bir yana bırakıp
İlk seninle başlayayım işe,güne
Hani birazdan telefonlar çalacak,
Birazdan gün telaşa karışacak
İlk sen ol aklımda, yüreğimde dedim
çok güzel bir şiir tek kelimeyle