YOLCULUK
beyaz teknenin yorgun motor sesiyle yol alırken;
ayağımız boşlukta sallanıyordu
güneş bulutların arasından göz kırparken,
gözümüzün içine akıyordu akdenizin beyaz köpüklü suları.
yaşlı bir adam, derin bir iç çeker.
erimiş, solmuş gözleriyle uzak ufuklara dalar
ve ömrünün geri kalan kısmına savurur,
tütününün dumanını
ölürüm..
umut azalıyorsa gizli sığınağında
akşamlar dar,
yaşamak zor geliyorsa
bir insanı sev ilk fırsatta
varsın güzel olmasın gözleri
güzel baksın ama sana
atlar koşuyor göğsümün üstünde
bu akşam;
ince bilekli, arslan yürekli
eğersiz, dizginsiz
yılkı atlar.
kelimeler demlendi dilimde,
damağımda.
hiç bir kulakta titreşmeyen
sözler fısıldayacağım kulağına
yaklaş,
uzaklara gitmek istediğin zamanlardı
gövdesi inşaat telinden,
tekerlekleri iplik makarasından.
arabalara biner,
sahipsiz kuytuluklara sürerdin
sıcak olacak
koruk, üzüm
üzüm, şarap olacak.
karanlık mahzenlerde,
sarhoş ma'betlerde yıllanacak
sen gelince
uyursun, uyuşursun, rahatsın varlıkta,
gözlerin kör olur, kulağın sağır.
dağa, güneşe, yıldıza, denize, ay’a
bakarsın, göremezsin.
elmayı yersin, kokusunu alamazsın.
su bile içemezsin kana kana,
ağlarız
güleriz
elektriklenmeler, titreşimler
insan beynimizin içinde..
bulut olur, kararır hava
göğüskafesimin içinde
beyaz bir güvercin besliyorum sevgiyle
ürkütme
öldürme
kafesteki özgür kuşumu
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!