Ben sevmişim seni,
Şimdi o bu yalan benim için.
Ben kaybetmişim seni,
Başka neyimi kaybede bilirim ki?
Sana herşeyim demişim,
Sen yorma kalbini
Bırak ben seveyim
Gecenin karanlığında
Gündüzün kalabalığında
Bırak ben seyredeyim
Yalnızlığı ve kederi
Bu ne çaresizlik Ya Rab!
Bu ne düş kırıklığıdır böyle?
Ölesiye inanmışken sevgisine,
Ölesiye güvenmişken beni yanıltmayacağına,
Nasıl düştüm ben bu karanlıklara?
Nasıl ittin beni böyle?
Sıkıldım seni sevmekten
Yok mu senden bir çıkış
Hiç mi unutamam ben seni
cezamı çektiğim
bana reva mı bunlar
bari rüyalarımdan çık
olmadı...
yine yıktı geçti beni anılar..
yine en büyük hüsranların kuyusundayım..
yine aldı beni benden acı hatıralar..
yine sesi sesime deydi, iliklerim titredi..
yine yüreğime dokundu yüreği..
Bir hengabedeyim gidiyorum dur duraksız
Yolumun karanlık noktasından düşüyorum karanlıklara
Her düşüşüm kurtuluş umudum oluyor
Sonunda yine bin hüsrana ayrılıyor umutlarım..
Günlerim beni yok ediyor;
ya azrail kapıma gelicek,
Küçüğüümmm....
Büyümüş benim küçüğüm,
Büyümüş de tutamaz olmuşum ellerinden.
Büyümüş benim pamuk yarim,
Pamuk olmuşta uçmuş ellerimden.
Neden hep böyle oluyor
Tam geldim derken
Neden bu gidişler
Yapma!
Bırakma bizi
Yüreğim hala sende
Penceremden Bakarken
Bugünlerde her köşe başında beni buluyorum.
Önce küçük bir kız çocuğu annesinin eteğinden korkuyla tutup, yeşil bir arabanın içindeki tahta kutuya bakıyor; herkes ağlıyor. Neden? Giden kim? Gelecek var mı? Bilmiyor. Dualar duyuyor ve ölülerin ruhuna El-Fatiha! Un ile yapılmış bir şey yiyorlar. Neden ki? Ev neden kalabalık? Küçücük gözleriyle etrafa bilmezlikler saçıyor.
Başka bir köşede o küçük kız acı içinde ağlıyor, ağlatılıyor. Nedenini kimse bilmiyor, kimseye bir şey anlatamıyor. Çünkü kendi de anlamıyor...
Can’sın sen;
Adımda sakladığım, gözümden sakındığım canımsın benim.
Aşksın da belki de, hep kalan, var olan, bırakmayan…
Can’sın sen;
Yüreğimi dökebileceğim tertemiz bir dünyamsın artık.
nurcan gasteci erol slamnasılsın seni merak ettim görüşelim