Yok, olmuyor işte...
Korkuların kadar karanlık olan bir karanfile yaklaşmaz hiçbir yeşil.
Bilirsin, gecedir bu; güneş yoktur, gününe eş, yoktur.
Gülüşlerin karanlıktır, soğuktur, derindir ve gecedir.
Sarıldığın adam yalnızlıktır, yanlışlıktır, yanılmışlıktır.
Dokunur ya işte her gece kalbine bir kara.
Yağmur sonrası bir özgürlüktü ruhuma hakim olan, ruhumu hükmeden.
Ne zaman vursa kokusu burnuma ıslak toprağın, aklıma gelirdin hemen.
Sus sesin yankılanırdı geceye, ağlardım hıçkırıklar içinde.
Anlardım, anlardım kokunun özlemime vurduğunu.
İşte o zaman ağlardım...
Sesinin yokluğuyla sağır olduğumu anlardım.
Bir yoldur yürünen, adına hayat dedikleri...
Bazıları en başında düşer bir çukura, bazıları ayağını takar bir taşa.
Ucu neresi bilinmeyen, sonu hep farklı yerlerde biten.
Bazen uzun gelir bıkarsın yürümekten, bazen kısa gelir ayrılırsın bu şehirden hemen.
Yeni doğmuş bir bebektir atılan adımlar, yaşlılığa doğru yürüyen insanlar...
Yeşildir, mavidir, kahverengidir gözler;
Düşün ki biz hiç sevmedik, sevişmedik.
Alın yazımıza düşen yalnızlığı ezip geçmedik, geçmeyecektik.
Farklı bedenlerin ruhlarına sattık geleceğimizi,
Düşün ki sen yoktun, başkasıydın bana bakarken.
Düşün ki ben yoktum, seni seviyorum derken.
Tüm geceyi örtmüştük düşlerimizin üzerine.
Sensizliğin sarhoş rüzgarları
Çarpıyor yalnızlığıma.
Dağılıyor saçlarım,
Kokun vuruyor gözyaşlarıma.
Ansızın bir ateş yanar içimde,
Vagonlar boş,
Bir deli rüzgar esiyor.
Saçlarım rüzgarla sarhoş.
Yol yorgun, ışıklar durgun, adımlar suskun...
Bir deli yağmur geceye boşalıyor,
Her taraf loş.
Islak kaldırımlarda sesini duymasaydım Petra,
Bir mayhoş koku vuruyor ayrılık ertesi hasretime.
Şimdi durup da gitme uzaklara.
Yetişemem arkandan koşsam bile.
Sana ağlamayı öğreten bendim.
Bir başka akşamın kızıyım.
Karanlığa dokunduğum kadar cesur!
Geceye doluyor ansızın huzur.
Bir başka akşamda sana sarıldım.
Su sıcak,
Gece ve gözlerin,
Tutsak ediyor beni.
Bir uçurum kadar keskin, derin.
Geçmiyor bu yara izi,
Gece ve uçsuz bucaksız gözlerin.
Suskunluğum dişlerime vurulmuş bir kelepçe,
Zifiri karanlıkta atıyor katran karası kalbim.
Ellerim aşka şimdilerde ölümcül pençe.
Gecede gizlenen kırmızı bir karanfilim.
Zaman ipini dolamış boynuma,
Boğuluyorum meçhul bir şehirde.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!