Sonbahar dağıtmış saçlarımı,
Kış sırada bekliyor beyaza boyamak için…
Buruşmaya yüz tutmuş, damarlı ellerime,
Ojeli tırnaklarım uzaktan iç çekiyor…
Sızlıyor artık kemiklerim,
Sabahlar kurşun gibi ağır geliyor,
Aşkımız sürrealist bir resimdi.
Fark ettiğinde çöpe attın..
Sen çizmiş, sen boyamış sen inanmıştın.
Yıldızlar vardı gökyüzünde
milyonlarca ben portreli.
Gözlerim vardı gökyüzünde
Dur bir dakika can!
Bu gün vedalardayız.
Son kez gözlerime bak,
Bak ta öyle bırak...
Dur bir dakika can!
Sızımın meçhul neşteri
Adın sevda mı senin?
Paramparça yüreğimin faili meçhul katili
Sen serseri mayın olup dolaşırken gönüllerde
Ben çoktan tükendim saçtığın aşkın zehrinde…
Alma ahımı,
Gözlerinin mahmurluğunda uyanayım sabahlara,
Zor yılların izlerini savurup rüzgara,
En genç halimle, yaşamadıklarımı yaşayayım.
Bırakma ellerimi,
Ben ne sevdalar gördüm
Çeyiz sandıklarında saklı kalmış.
Kınalı ellerde, yanık türkülerde
Açılmamış duvaklarda efsaneleşen..
Anahtarı denize atılan kilitli yüreklerden
bir çığlık gibi yükselen
Soğuk mahkeme koridorları gibi
bir hayatın
kelepçeli, tutsak sanığıyım.
Pislik içerisinde bir odada
yattığım yeri temiz tutmaya çalışıyorum...
İyi halden 'ceza indirimi' vermiyorlar bana
Ey yüzünü görmeden âşık olduğum,
Ey benim gecelerimin sükût efendisi,
Kavuşmayı özler oldum…
Bir akşam alacasında,
Sohbetlerimizi hatırladım.
Uzun uzun konuşurduk geçmişten.
Sen babanı anlatırdın
ben seni gözlerine...
Hiç aklıma gelmezdi bir gün ayrılık şiirleri yazacağım.
Gözleri veda ediyordu
yüreğinde kırk ikindi yağmurları yağarken..
İhanetin soğuk nefesiydi zafer sarhoşluğuyla
teninde dolaşan.
Gururu isyanlarda, dilinde aşka lanetler
Kapattı tüm pencereleri ardına bakmadan.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!