oysa
ne bir lakırdıya
ne de bir lâtifeye
müsait bir köşe yoktu
takati tükenmiş zihnimin
odalarında
"Sözcüklerim kanıyor, karla karışık
şiirimin döşünden.."
Kan çiçeğim!
Zamanlara sığdıramadığım
Ayazlı ağıtlarım
.
"Tenha bir telaştı benimki aslında
Nasırlı şiirlerimi temize çekerken
Hüznün tortusuyla taşlamıştım
Üşüyen Kasım yüzlü kalbimi.."
Ahraz masallarım kayıyor bir bir
Gölgesini gizleyen düşlerimden
Avâre bir telaş mıydı benimkisi
Yoksa hüznün tortusu muydu
Içimin sokağını işgal eden..
İçimde mahşeri kalabalıkların esiriydim yüreğimin dar geçitlerinde.
İzbeydi yalnızlığım,
Anlatamamanın ağlamalarında
yoruldum.
Yoruldukça düşlerime asıldım,
Kapattım kapılarımı kumdan kalelerle
Dün gece usuma düştü çocukluğum ve anılarım. Bir bayram sabahında giymiştim ilk kez kırmızı iskarpinlerimi. Evimizin salon penceresi altında duran büfenin önünde, ellerim belimde vermiştim pozumu. Suratım asık gözlerim yaşlıydı.Günler öncesinden başlamıştım ağlamaya.Babamın gömleğinden bozma karpuz kol çizgili blüzum, şemsiyeden bozma puantiyeli kloş eteğim, ayaklarımda bilekten bağlamalı kırmızı iskarpinlerim. Ha bir de saçlarımda kırmızı kurdelalarım. Anneme sitem etmiştim, fiyakalı ayakkabılarımın üzerine yakışmadı diye elbiselerim!
Babam teselli etmişti. "Ağlama kızım! Dost başa düşman ayağa bakar" demişti. O zaman çocuktum ya anlamamıştım. Şimdilerde büyüdüm kocaman oldum. Aslında babam; Büyüyeceksin kızım büyüyeceksin! Demek istemişti.Ne zaman vitrinlerde kırmızı iskarpin görsem, pencere önündeki büfenin tozunu alan annemin, gözyaşlarımı avuç içleriyle sildiği ve babamın dost ile düşmanı anlatırken, yüreğime koyduğu tebessüm dolu bayram sabahlarını hatırlarım.
Yedi başlı yalnızlığıma
Kırağı düşüyor
Mecalsiz akşamlarda
Alnına alnına vuruyor
Lekeli gölgelerin silûeti
.
Eyy aşk!
Duydum ki
Kıyama durmadan
Sücûda meyletmişsin..
Yalın ayak bir aşkı
geçirirsen sırtına!
Kalbin üşür
Gözyaşların üşür..
aklımı beğendiğim gün
başlamıştı
kendime çelme
takmalar
yarı ölü bir doğumun
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!