geçmişten gelen bir hanımeli kokusu
içimde yok etmeye çalıştığım
bir çok duyguya inat
alevden bir top halinde
beni içine hapsediyordu....
gündüzün puslu gecelere dönüşmeye
yüz tuttuğu,
sisler arasında
bir rüzgarla yok olacak olsan bile...
suyun üstüne adını yazmak,
ay ışığında
inanma demiştin bana o sözlere
maalesef gölge düşürdün sen sevgimize
daima sana inandım, yanılmışım
anladım hep seni yanlış tanımışım
tertemiz sevgimizi meğer sen kirletmişin..
hatanın kimde olduğu önemli mi?
bunca yaşanandan sonra
paylaştığımız herşeye ihanet...
bunları sorgulamak, yargılamak
sadece
gidip gitmeme arasındaki
bölünmüşlüğün çelişkisi
içimde yasadığım
sen' le ben' im savaşında....
canımı acıtan
buğulu otobüs camına başımı dayamış
arkamda bıraktığım
seni emanet ettiğim, şehre bakıyorum...
pırıl pırıl olan şehir
nasıl bir anda kararmıştı
sanki bulutlar herşeyin farkındaydı
karşımda çektiklerinden,
içi kurumuş
ama hiç değilse,
dışını yeşil tutmayı
bedeninde ve ruhunda oluşan
derin boşluğa inat
ben bir kayayım
azgın dalgaların dövdüğü,
beni bir kaç damla ile
yok edemezsin....
avuçlarındaki su ile
avunuyorsun
Bir ümit ışığı bekledim durdum
Gelenden geçene hep seni sordum
Çaresiz biçare bir kulun oldum
Dudaklarım ismini anarak öleceğim...
Sana zalim mi desem yoksa vefasız mı?
portakal çiceği kokusu sinmiş, havana
uçsuz bucaksız sahillerin
muhteşem deniz manzaranla
tarihi içine özümsemiş
Akdeniz' in incisisin sen Antalya...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!