Nuh'un Gemisine Bühtan Edenler

Karacaoğlan
665

ŞİİR


509

TAKİPÇİ

Nuh'un Gemisine Bühtan Edenler

Nuh'un gemisine bühtan edenler,
Yelken açıp yel kadrini ne bilir?
O Süleyman kuş dilini bilirdi,
Her Süleyman dil kadrini ne bilir?

Arap atlarında olur fırkalar,
Kimi sarhoş yürür, kimi ırgalar.
Zibilliğe inip konan kargalar,
Has bahçede gül kadrini ne bilir?

Dünya benim diye zenginlik satan,
Helâl ekmeğine haramlar katan,
Sonradan sonraya beğliğe yeten,
Zalim olur, il kadrini ne bilir?

Karac'oğlan der ki: Belim büküldü,
Ağzımın içinde dişim döküldü,
Nuh Nebî'nin haddesinden çekildi,
Saz çalmayan tel kadrini ne bilir?

Karacaoğlan
Kayıt Tarihi : 10.3.2003 22:49:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Yılgın Yağmur
    Yılgın Yağmur

    .................

    Karac'oğlan der ki: Belim büküldü,
    Ağzımın içinde dişim döküldü,
    Nuh Nebî'nin haddesinden çekildi,
    Saz çalmayan tel kadrini ne bilir?

    .......................

    Yazı,kışı, güz baharı hep Kozan
    Deli çay'dan ötesine sevk bozan,
    Dağılcak da, gurbete şiir yazan
    Hep Kozanlı gel kadrini ne bilir.

    Cevap Yaz
  • Hikmet Çiftçi
    Hikmet Çiftçi

    Nuh'un Gemisine Bühtan Edenler

    Nuh'un gemisine bühtan edenler,
    Yelken açıp yel kadrini ne bilir?
    O Süleyman kuş dilini bilirdi,
    Her Süleyman dil kadrini ne bilir?

    Arap atlarında olur fırkalar,
    Kimi sarhoş yürür, kimi ırgalar.
    Zibilliğe inip konan kargalar,
    Has bahçede gül kadrini ne bilir?

    Dünya benim diye zenginlik satan,
    Helâl ekmeğine haramlar katan,
    Sonradan sonraya beğliğe yeten,
    Zalim olur, il kadrini ne bilir?

    Karac'oğlan der ki: Belim büküldü,
    Ağzımın içinde dişim döküldü,
    Nuh Nebî'nin haddesinden çekildi,
    Saz çalmayan tel kadrini ne bilir?

    Karacaoğlan

    ***
    Karacaoğlan (1606 – 1679/1689) 17. yüz yıl şairlerimizdendir.
    Türkçemizin rengi, kokusu, güzelliği, esintisi, anlamı, vurgusu;
    Sevdası, feryadı, sılası, gurbeti, hasreti;
    Kahramanı, destanı, isyanı;
    Tatlı dilli koşması, güzellerin güzellemesi, acı sözlü yergisi, gönüllerin bestesidir, Karacaoğlan.

    Türkçemizin hasıdır, Türkçemizin en safı, tam özüdür, Karacaoğlan.

    Sılasını nasıl dillendirir?

    Kozan dağından neslimiz
    Atı Türkmen’dir aslımız
    Varsak’tır durak yerimiz
    Gurbet elde yar eyler bizi…
    *
    Güzellerin, güzelliklerin hayranı, sevdalısı Karacaoğlan’ın gönül dili nasıl seslenir?

    Yüce dağ başında duran güzeller
    Ne paylaşırsınız kar gibi gibi
    Sizin sevdanıza düştüm düşeli
    Yanıyor yüreğim kor gibi gibi
    *
    Vuslata söz aldığı sevdalısının, mehtabın güzelliğini paylaşmaya gelmeyişine içerleyen Karacaoğlan ne düşünür?

    Karacaoğlan der ki devranım döndü
    Gönlüm yücedeydi engine indi
    Seherin yelleri, şafağın bendi
    Hani usul boylu sunam gelmedi
    *
    Ela gözlü bir güzele olan tutkusunu ve ona duyduğu iptila coşkusunu güzel bir türkü ile sazının tellerine nasıl döker?

    Ela gözlerine kurban olduğum
    Şay edip âleme bildirme beni
    Açıp ak gerdanı durma karşımda
    Ecelimden evvel öldürme beni
    *
    Aşılmaz dağların sevdiğinden ayırdığı, hasretin köz gibi kavurduğu Karacaoğlan, içindeki hasret yangınlarının hesabını nasıl sorar?

    Fenasın da Karac’oğlan fenasın
    Od düşe de döne döne yanasın
    Yüce dağlar sen de bana dönesin
    Ayrılasın yareninden eşinden
    *
    Gurbetteki Karacaoğlan yâd ellerini nasıl görür?
    Gönül gurbet ele gitme
    Ya gelinir ya gelinmez
    Her güzele meyil verme
    Ya sevilir ya sevilmez
    *
    Karacaoğlan der ki dosta darılmaz
    Hasta oldum hatırcığım sorulmaz
    Vatan tutup bu yerlerde kalınmaz
    İlleri var bizim ile benzemez
    *
    Yüksek perdeden yiğitçe haykıran, kendine ve milletine güveni tam olan Karacaoğlan destan söylerse nasıl haykırır?

    Hazır ol vaktinde Nemçe kralı
    Yer götürmez asker ile geliyor
    Patriklerin inmiş tahttan diyorlar
    Bir halife kalmış o da geliyor

    (Fazıl Ahmet Paşa’nın 1663-1664 Avusturya seferine gidişinin destanı)
    *
    Sana derim sana ey Acem şahı
    Üstüne mağripten asker geliyor
    Tahtını yıkıp da mülkün almaya
    Sultan Murat kalkmış kendi geliyor

    (IV. Murat’ın İran’a yaptığı ve zaferle sonuçlandırdığı savaşın destanı)
    *
    Yaşlı Karacaoğlan ne düşünür?
    .
    Karacaoğlan geldi güzel kervanı
    Ben olayım devesine sarvanı
    Fırsat elde iken sürün devranı
    Kocalıkta devran sürülmez imiş
    *
    Elden ayaktan düşen, sonsuz gidişe yönelen Karacaoğlan’ın dünyaya hayıflanması ve tevekkülü nasıl olur?

    Üryan geldim, yine üryan giderim
    Ölmemeğe elde ferman mı var?
    Azrail gelmiş de can talep eyler
    Benim can vermeye dermanım mı var?

    ***
    Nuh'un gemisine bühtan edenler,
    Yelken açıp yel kadrini ne bilir?
    O Süleyman kuş dilini bilirdi,
    Her Süleyman dil kadrini ne bilir?

    Nuh’un gemisine inanmak istemeyenler, dini efsane gibi göstermeye çalışanlar, halk masalı havasına büründürmek isteyenler, yelken açmadıkça yel kadrini, kıymetini bilemezler. Yel nedir, yelken nedir, nereden bilecekler?
    O Süleyman ki, kuşdilini bilir, onlarla dertleşir, onlarla söyleşir ve onlarla haberleşirdi.
    Bir karıncanın dahi ezilmesini istemeyen, Yaratan’dan ötürü yaratılmışı seven o Süleyman ki, kakarınca beyinin hediye ettiği bir çekirge buduyla bütün bir orduyu aylarca doyurur.
    Adı her Süleyman olan ne hazret olur, ne peygamber, ne de sultan…

    Dili temiz, Türkçesi güçlü bir Karacaoğlan daha gelir mi bilmem, ama bizim Karacaoğlan, kendinden sonraki pek çok ozanımıza mürşit olmuştur, Türk dilinin piri, koşmanın üstadı olmuştur.
    Halk edebiyatımızın, koşma tarzının Kutup Yıldızı’dır Karacaoğlan.
    Şiir vadisinde yolunu kaybedenler, karanlığa, karamsarlığa düşenler, dilimizi basit ve hakîr görenler yönlerini o en parlak, o en muhteşem, o eserleriyle ilelebet yaşayan ve yaşayacak olan yıldıza, Karacaoğlan’ımıza çevirsinler…

    Seçici Kurul’a teşekkürler.

    Rahmetler diliyorum, Türkçemizin ölümsüz yıldızına…

    Sevgi ve saygıyla…

    Hikmet Çiftçi
    30 Nisan 2014

    Kaynaklar:
    1- Karacaoğlan, Esat Ergun
    2- Türk Edebiyatı, 2. cilt; Ahmet Kabaklı

    “GERÇEK DOSTLAR BİRLİĞİ”

    Cevap Yaz
  • Mustafa Şahin
    Mustafa Şahin

    Karacaoğlan; sanki 'bugünü' yaşıyor,yaşatıyor gibi...'Eski hamam eski tas,bir tellaklar' değişiyor mu ne? Zalim yine zalim, mazlum yine mazlum; 'bu yazgı' hiç değişmeyecek mi? Saygıyla,sevgiyle, özlemle,şükranla-içtenliklerimle-anıyorum ozanımızı. Dostça;bu şiiri 'günün şiiri' diye seçenlere,tüm sevgililere,sevenlere,emekçilere,aydınlara vd...(MŞ)

    Cevap Yaz
  • Hasan Tan
    Hasan Tan

    Nuhun gemisine bühtan edenler, sel baskınlarıyla ve tufanlardan arta kalan çığlıklarla beslenenlerdir..

    hee..

    Cevap Yaz
  • Mine Güneş
    Mine Güneş


    Aciz kaldım şu gönlümün elinden,
    Benim gitmediğim yollar mı kaldı?
    Cevr idi ki yüz çevirip serime,
    Başıma gelmedik hâller mi kaldı?



    Karac'oğlan der ki: Dost bizim iller,
    Biter menekşesi, dermeli güller.
    Dinledim, hep bizi söyleşir diller,
    Benim düşmediğim diller mi kaldı?

    KARACAOĞLAN

    Şiirlerinde yazının bulunmadığı dönemden gelen sözlü edebiyat (koşuk) geleneğini sürdüren Karacaoğlan içten sade sözleriyle 17. yy Anadolu dilini kullanması halkın onu sevip sahip çıkmasına neden olmuştur.

    Günün şairini sevgi saygıyla anıyorum
    30.04.2014

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (8)

Karacaoğlan