Kayıp kentin o nazlı tepesinde ahşap direkleri çökmüş halde asılı duruyor Nuh’un gemisi
Zincirleri kırmış çiftler ve farklı farklı diyarlarda yeşermişler
Unutulan bir hikâyenin ardında masal diyarlarına göçmüşler
Bekçi melekler ağlamaklı Nuh’un gemisinin güvertesinde
Peygamber duası dilenmekteler gördükleri günah ülkelerine
Sessiz bir limanın rıhtımında hayal kuran masum çocuğun duası gibi
Nuh tufanı kopmuştu uğultulu tepeler ardından ve göklerin derinliklerinden
Yağmur katran gibi bendelere dolarken günah bedenler toprak olmuştu
Dilden dile dinden dine aktarıldı nuh tufanı ve yıkımı
Ama masal dillerde kurutuldu
Bir başka zamanda
Sodom ve Gomore üzerinde ne alevler ne kükürtler nede başka izler kalmıştı
Ölüm ayağını toprağa sürterken bir kılıcın bir tene sürttüğü gibi
Bir kıvılcımın en keskin yerden bir kalkanın koynunda bir anı aydınlattığı gibi
Bir anda olmuştu her şey, ölüm süngüsünü takıp sapkınlığa sokulmuştu
Sonra?
Nuh’un gemisi gibi bir kayıp diyarın koynunda unutuldu-
Kayıt Tarihi : 30.8.2010 11:06:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)