Zamanın,
gördüğümüz ve işittiğimiz
ayna akis ışıltılarında
onun tersinmesinden;
gülümsemelerini
gülüş saymıyor.
Ama gülümsüyor; saat 24, 12 ve gong.
Yani, çünkü gülümsüyor 24 saat...
Kahkaha da değil bu ama:
Bir şeyleri hep sineye çekiyor
ve gitmeksizin üzerine şom kötünün;
belki,
böyle yatıştırabileceğini sanıyor.
Kendinin hep yatışmış bir yakışık
olduğundan zaten emin:
Aramıyor umudu boş yere.
Her günü önüne serpilen, zaten bu;
itelemeksizin uzaklara ama o bunu.
Geçen nehrin aç akrebin kuyruk uç boğumu
Ve ordan tutunmuş saf, emek-bebek,
savruluyor
rüzgarın rüzgara denk
iç çekişlerinde, bambaşka bir şeyin...
Bu iç çeken;
o, umut olamaz:
O, içimizdeki.
Ve güç bize veren.
Ve, o bunu aldığında -
yani ama belki kendisini (kendisine)
- neymiş umut tutmak
görecek,
görür.
Zamanın zarfı,
bir musluk gibi şemsiye:
Müze resimlerini görür,
yağmurun çıkardığı ensest rüzgarlarda,
Target audience kitaplarda.
Yelkovanı da işitir,
şaplayan dil işitmeyen zaman
tersyüz edilmişliğine,
emekler öncülü...
-
orjinal-şekilsel görmek isteyenler için:
http://gruplar.antoloji.com/grup.asp? grup=2289&goster=dokumanlar&sirala=baslik&p=8
Kayıt Tarihi : 3.7.2006 08:13:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Akın Akça](https://www.antoloji.com/i/siir/2006/07/03/nr-ant-sonrasi.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!