Yüzlerce yüz gördüm yokluğunda 
Birtek senin yüzün yoktu yanlızlığımda 
Dostlarla konuştuk uzun uzun 
Adınla başlayan sohbetlerde 
Seni soruyolardı 
Kör bir karanlığı baçaklar gibi... 
Öptüm resimlerini saatlar boyu 
Gözlerimde nehirlerle 
Yoktun 
Yoksuldum 
Kendi varlığıma mülteciydim 
Yaşı(yordum)  geleceğini umarak 
Başka tenleri başka dokunuşları umursamadan 
Gidince sen üşüdü bir kaç hayat 
Ayrılığın o soğuk ayazında 
Oysa... 
Duracaktı yerli yerinde herşey 
Ne ben mektuplarını bekleyecektim 
Nede sen hüznünü bırakacaktın 
Orta yerine hayatımın 
Şimdi uzaksın kalbin ve ellerinde 
hatta gülmek ve sevmekte... 
Gelip katran karası gözlerinle yaş döküyorsun 
Herşey için geç olmamış gibi 
Dünyam eskisi gibi dönüyormuş gibi... 
Kirli bir dünyada temiz yüzler aradım 
herkes kendi kaderini yaşıyorken 
ben kalbimi sana adadım 
Uzaktayken, özlüyorum seni 
Yabındaykende gururuma yeniliyorum... 
Ortalık, yas evine dönüyor 
Az ötede biri ağıt yakıyor 
Yitik sevdamıza 
SONRA 
En koyusundan acılar biriktiriyorum 
hüznünüme katık yapmak için. 
Sen şimdi git 
Yarım kalmasın düşlerin 
Ben seni yine düşlerim 
Hüzünlü olur bu çağlarda bahar. 
Belki yine yağmur yağar... 
Gökkuşağında seni izlerim
 
Aşkta yarın yoktur sevgili. Zaman ileri doğru değil, içeri, yüreklere, derinlere doğru işlemeye başlar, bilgeleşir. Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur. Yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur. Hem dışındadır dünyanın, hem de ortasında.
Hindistan'da Ganj Nehri'nin kıyısında yakılan yoksul adamın hissettikleri de onunladır, yitirdikleri de... Newyork'ta, bir sokakta, o kartondan kulübesinde yaşayan kadının çıplak yalnızlığı da. Her şey onunladır, ona emanettir sanki, ama o, çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de...
Aşkın kültürlü olmakla, bilgili olmakla da ilgisi yoktur sevgili, kanımıza karışan ilkel acı, o yaban ağrıyla hiçbir kitabın yazmadığı hakikatlere daha yakınızdır, inan...
Kim demişti hatırlamıyorum, aşk varlığın değil, yokluğun acısıdır diye. Belki de bu yüzden ilk gençliğimde, o yoğun aşık olduğum yıllarda, gözüme uyku girmez, dudağımda bir ıslıkla bütün gece şehri, o karanlık, o hüzünlü sokakları dolaşır, insanları uykularından uyandırmak isterdim. Uyanıp, içimde derin bir sızıyla uyanan o derin sancının acısına ortak olsunlar diye...
Aşk çok eski bir şeydir sevgili. Onun içinden o çileli çocukluğumuz geçer. Sevdiğimiz insanların çocuklukları da... Oradan üvey anneler, eksik babalar, parasız yatılılar geçer. Ve sonra aşk bütün bunları alır, daha da eskilere gider, hep o ilkel acıya, o yaban ağrıya...




Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta