Küçük ve unutulmuş bir şehirde, hiçlikte doğup büyümüş, büyürken yazmış ve yazarken de büyümüş.
Şimdi Koç Üniversitesinde mühendislik okuyor, bitirmek üzere.
Kocaman eller gerekmiş
sarılmak için sevdiklere,
dokunmak için gökyüzüne ve denize
kocaman eller gerekmiş.
Kucaklamak için güzel kitapları
çekmek için bile müziği hayattan
Taşlarımın altından sesleniyorum sana
Her yaşımda ve yaşantımda yığılmış
üstüme konmuş taşların…
Ben istemedim onların
ağırlığını ruhumda
şikayetçi de değilim ama
Atın boynundan bakarız dünyaya
rüzgârı hissederek
soluklarımız karışır
bir ıslıkta birleşir hareketlerimiz
bütünleşiriz
uyanıyorsun
sırtında ıslak bir ceket
arkanda sana bile ait olmayan çirkin yıldızlar
uyanıyorsun evet
binbir güçlükle çektiğimiz ama
kıpırdatamadığımız o kapakları
Bir duvar var yatağın ucunda.
Bir duvar,
Ayırır uykularımızı
Göz göze bile gelmemiş hayatlarımızın.
Tıkar kulaklarımızı
Biz, akşam yemeğini balkonda yiyip
Ona, buna, şuna
Sevgisiz acılara, yalnızlığa
Sessiz ruhun o kıvranışlarına
Değiştirilemeyen yaşanmışlara
Kurtaramadıklarımıza rağmen
Bizden,
Durma, devam et yürümeye
yalnızlık küçüktür, aşılır
aşılamazsa da alışılır.
Durma yolcu dostum
sen yolu seversin, rayları değil
ağaçları; çam, ladin, söğüt…
Ben
Yağmurları sevmezdim önceden,
Islanmak istemezdim, rahatsız
Dinlerdim gök gürültülerini,
elektrikler gitsin isterdim
düşsün taneler karanlıkta telaşsız
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!