Daha iyi bir fikir aramak zahmetiyle zihninde düşüncelere alalede bir yer açıyordu adam. Çok fazla düşünmesi gerekmiyordu aslında düşünse bile yaptığı şey hep aynı olmuyor muydu zaten. Ayağa kalktı, kadının ortalarda bırakmamaya gösterdiği özeni göstermeden telefonunu masanın üzerine bıraktı, fırlatma bırakma arasında bir eylem olarak tanımlamak daha doğru bir tabir olabilirdi. Herşeyden hoşnutsuzluk duyduğunu fazlasıyla belli eden kadının yuvasına çomak sokmayı da istemedi, bu sebeple içindeki kırgınlığın bastırabildiği kadarını içine gömüp kalan kısmını koymuştu telefonuyla masaya. Herşeye rağmen çok sevdiği kadınla arasındaki tek bağa sıkıca sarılmak gerekliliğinden veya çok sevdiğinden mi sebep daha koridora yöneldiğinde huzura yelken açmış, odanın kapısına vardığında sessizce kapıyı açmıştı kapıyı. Bu sahnenin huzurunda ölebilirdi adam itirazsız ve düpedüz bir tabirle. Kumral uzun saçlarının yastığa serilişini izledi bir süre sessizce, kendisinden aldığı aşikar, kirpiklerine baktı. Kendinden çıkarılıp ona takılmış kadar benzer ela gözlerini düşündü, sessiz adımlarla yatağa doğru ilerlerken, uyandırma korkusuyla aynı titizlikle uzandı yanına. Bir süre başını koyduğu yastıkta yüzüne değen saçların ipeksi dokunuşuyla yumdu gözlerini, derince nefes alıp verdi kokusunun huzuruna varmanın ihtişamıyla. İşaret parmağıyla narince dokundu pamuksu tenine. Evet dedi: kimse bu ismi sen kadar güzel taşıyamaz. Bir ismi iyilik, güzellik diğer adının cennet olduğu kızına. Uyuyup kalmıştı öylece, kızının elini yüzünde hissedip uyandı Baba şuu dedi.
Kalktı mutfağa gitti adam yemeden uyuduğu akşam yemeğinden, midesindeki boşluğu doldurmak için ocağın üzerindeki tencerenin kapağını açtı, geçiştirme telaşıyla yapılmış makarnanın ocağa saçılmış salça ve yağ lekelerini görünce vazgeçti. Salona yöneldi elinde bir bardak suyla, açık olan televizyonun kumandasına bakındı, son zamanlarında istikrarlı bir biçimde salonda uyuyan kadını usulca kucakladı bardağı sehpaya bıraktıktan sonra. Aslında kızmaktan çok sevdiği bir film sahnesinin tekrarıydı bu, sevdiği kadın uyurken çok masum duruyor kızmıyor ve üstelik kollarındaydı. Kadını yatağına götürdü yüzüne dağılan saçlarını düzeltti üzerini örttü. Bardağı alıp kızının yanına vardığında gülsüm yüsra çoktan dalmıştı uykuya. Uyandırmaya kıymak adam için düşünülen alternatifler arasında hiç yoktu bile. Tekrar uyanırsa okadar uzun zaman gerekmeyecekti üstüne peçete koyduğu bardağı pencerenin kenarına koydu. Tekrar yanına uzandı kurumuş dudaklarına bakıp:
-"Baba şuu" deyişini anımsayıp gülümsedi. Biraz daha hızlı olmalıydı belkide bu suçlamayla yeniden teslim etti kendini uykuya.
Nokta Durağı sayfa 110
Adettendir,seven vurulur
Sevilenindir gurur
Sevgi dolu dizgin
Sevgi içten
Sevgi savunmasız
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta