K.S. gülen Adam’ında ilk, gülerek doğan -o minnacık kıkırdayan- bebek Fortis; daha sonra da Faithless’ın bir klibinde can buldu, neşe ile hep danseden –duşta, yemekte, uykuda, doğum anınca! ... o kadınla aynı cinsli el(v) enmesinden erkeğin: Böyle bir şey midir, ölüm de; yoksa bahsetmeye gerek yok mu dahi? Gülerek doğan -yürüyen gecekondu dikiverip sırtına asan halatlarından bağlayıcı onu kaçışlarda zaptırapt zabıtadan- Gülen Adam; onun bebeği ağladı doğunca. Buna ağladı, film öylece bitti. Olan böyle olabilir mi: Why go? Sonunda müziğinin hala Faithless’in, hala dansedip ki aile artık olmuşlar; evlenmişlerdi, sofraya tabak diziyorlardı raksederek ve finito klip öylece. Gülen Adam’sa üzüldü nedense ilk, çocuğu dünyaya geldiğinde –dünyaya gelince değil- O ağlamadı bebeği ağlayarak doğdu; hayatı belki de o an anladı, bir anlıktı: Üzülse de, “beş parmağın beşi..” meselesi mi? Belki de hiç doğmamalı doğmadan olsa yaşamak –deneyim kazanmadan olgunlaşmak olsa …Ve/ama devam ettiği gibi nikbin sisleştirmeli, ya da yani yapmamalı böyle (sınırsız genleşmeye bırakmamalı evreni tuzla buz) ama bir şy var öteye götüren, gerektiklerinde; yoksa, öte yandan, sınırsız, hakim mi?) (Big Crunch ise, daha elzem, kötü yadedilmeye. Yine de, siyah ve beyaz; ölüm bu mu, yoksa –emin olma kabilinden- bir mucize mi yaşam?
(“Atların nalları altında parçalanıyorsan sevdiğinin atı altında deli ol; seni ölüme gönderen patişahın gönlü bulsun can. Her yeni gün rüyalar başkenti; yıl ama aynı her, sevgi günü.”)
Böyle olmalı ağır o çekim robot polisler, bir de gri-metalik onları yapmışlar, maskelerini –Lucas G. Anon.** Koşamıyorlar,,,, bir robot için bile körlemesine bir sağduyu, çok garip. Uzun ve inceler ama copları var -her şey idealizmine uygun, eski bir ‘8o’s- Electronic Lab Labyrinth THX.
Kırmızı beyaz çizgili bir kağıttan patik pembe içine sarmalanmış kıpkırmızı karanfiller ve beyaz küçük çiçek, yapay gibi, garnitürler.. ki karanfillerden aralara serpiştirilmiş, sana sevgilim. Yarın sevgililer günüymüş, bilirim, sessizinde bilirim …
*
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.
kesinlikle heves gerek
:)
Evet o klipte insanı tahrik eden bir şey var bence de. Burada bitse nasıl olurduyu düşündüren.Dansın ısrarla sürmesi, hayatta nereye kadar sürerdi sorusuna yönergelendiriyor insanı.
Ama galiba 'düşünmeye zaten hevesli olan insan'ı demeli, değil mi sevgili Akın:)
sevgilerimle
aynur özbek uluç
ayrıca, ''kötüyü yadetmek'' şeklinde bir ifade kullanmadım... okurken, biraz dikkat edelim...
umut, bir uçurumu seyrederken değil, o uçurumun kenarındayken kurtarıcımız olabilir... yorumunuza katılmıyorum bu açıdan... görüşünüzdür, saygı duyarım...
haklısın Burak, can dost. sıkıcıolabilir ama belli bir evreye kadar. umudu duyacaksak kanımca genişleyen bir şeylerde aramalı, çöken seylerde değil. bu sizce kötüyü yadetmek mi
güzel sevgiler
''big crunch'' sız bir ''big bang'', sıkıntı vermekten öteye gitmezdi sanırım... ölümsüz hayatlar gibi... ''kötü yad etmek'' neden?
Bu şiir ile ilgili 6 tane yorum bulunmakta