Sinemaya gitmemiştim henüz
Ama bazı artistleri tanıyordum
Golden cikletleri vardı
İçinden vesikalık gibi
Belgin doruk,Cüneyt Arkın,tanju korel,Ediz hun
Biz onları biriktirip
Pişti oynardik
Arnavutköy'de tepede Belgin Doruğun bahçeli kocaman bir evi vardı ama
hiç kendisini yakından görmemiştim
Biz eğlence sokakta oturuyorduk
Bir gün Cüneyt Arkın
aaa film çeviriyor oldu
O zaman sesini cılız bişiye,doktor sesine benzetmiştim
yazlık sinema açılınca
Hemen akşam evden topukladım
Belki bende çıkmışımdır diye
Afişler Kuru kahveci Asador'un duvarındaydı
Cüneyt Arkın; ı okuyunca..
Gerçek Cüneyt arkın'ın sesi bu olmalıydı
Nnnnn evet öteki ses, Doktorun Nnnn hayır
Birde Yılmaz güney hatırlıyorum
Süleymaniye'de Müftülüğün orada
Sahnenin konusumuydu Vurulacaktı
Elinde koca bir tabanca,motor deyince yönetmen
Folyo çerçeveleri havaya kalkıp Işık yansıtıyorlar
Ateş edildiğinde Yılmaz Güney vurulur
Sokak lambasına sarılıp,koyu yeşil
Etrafında yaralı dönüp hasmını vuracaktı
Tiril bi delikanlıydı
Beyaz takımları çekmiş
Klasik saç traşı
Çocukça azrail o olduğuna inanmıştım kaç senelerce
26 09 07
Zeytinli/Edremit
Kayıt Tarihi : 26.9.2007 02:37:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!