Ondört asır evvel, yine böyle bir geceydi, Kumdan, ayın on dördü, bir Öksüz çıkıverdi! Lakin, o ne hüsrandı ki: hissetmedi gözler, Kaç bin senedir, halbuki bekleşmedilerdi! Nerden görecekler? Göremezlerdi tabii: Bir kerre, zuhur ettiği çöl en sapa yerdi; Bir kerede, mamure-i dünya, o zamanlar, Buhranlar içindeydi, bu günden de beterdi. Sırtlanları geçmişti beşer yırtıcılıkta; Dişsiz mi bir insan, onu kardeşleri yerdi! Fevzi bütün afakını sarmıştı zeminin. Salgındı, bugün Şark'ı yıkan, tefrika derdi. Derken, büyümüş kırkına gelmişti ki Öksüz, Başlarda gezen kanlı ayaklar suya erdi! Bir nefhada insanlığı kurtardı o Masum, Bir hamlede kayserleri, kisrâları serdi! Aczin ki ezilmekti bütün hakkı, dirildi; Zulmün ki, zevâl aklına gelmezdi, geberdi! Âlemlere rahmetti, evet, şer-i mübîni, Şehbâlini adl isteyenin yurduna gerdi. Dünya neye sâhipse, onun vergisidir hep; Medyûn ona cem'iyyeti, medyun ona ferdi. Medyundur o Mâsûma bütün bir beşeriyet.. Yâ Rab, bizi mahşerde bu
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!