Yıllar önce Şatırhöyük köyünde doğmuşum
Şehir denilen kabus deryasında boğulmuşum
Sanki kanadı kırık uçmaz uçamaz bir kuşum
Beni böyle kabul etmesende ben sana vurulmuşum
Yıllar kovaladı yılları eskidik unuttuk köyü,köylüleri
Bir gün, bir kız çocuğu vardı
Süt beyaz tenliydi; sanki kardı
Babası işe giderken önüne durur,
Sanırsın babasının önünde bir dağdı...
Babası usandı, bu nazdan bıkmıştı güya,
İsterim her zaman gülsün yüzün
Benim canım anacığım
Kalmasın yüreğinde hiç hüzün
Benim canım anacığım
Şevkat ile bakarsın çocuklarına
Yıllar önce Gaziantep'te bir genç doktor Hilmi Öztürk
Yeniden tat aldırdı bana ağzımda kalmiştı üçbeş kök
Dedi bana''Hayatın tadı tuzu diştir''almalı bu sözü dikkata
Sen bakmazsan dişine, çürürse imrenirsin hayattan tat alana..
Saçından tırnağına kadar sorumlu etki eden sigortan diştir
Türk sanatının gölünde bir sal
Küresel sanatta,güzellikte ismini yazdırdı oldu asal,
Gölden deryaya dönüştü; oldu sanatsal!
Essin, her sabah ile essin senin kokun yelin,
El sürsem; yüz sürsem incinirmi acaba tenin?
Hiç bir peygamberde,yoktur senin adaletin!
Bırakma bizi şefatinden, ey güzel Muhammetim...'
Kasım Ayında kalktı bir uçak
İstanbul'dan güya ısparta'ya uçacak
Bulutlar indirmedi o uçağı alana
O dedi bulut gökyüzünde kalacak! !
Altı beyin var her biri bine bedel
Oyuncak bir kafatası
Konmuş beyin yerine bir tavla zarı
Göz oyuklarındaysa birer mavi bilye
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!