İnsan sevdiğine gönül mü koyar
Bir sefer halini sormadım deyi
Doğru söyleneni yanlış mı duyar
Kollarım boynuna sarmadım deyi
İnsafsızmı oldu sizdeki töre
GERÇEK DOST NASIL BİLİNİR
Düşmek üzereyken yanına gelip
Koltuğuna girişinden bellolur
En zor zamanında arkandan durup
Omuzunu verişinden bellolur
EFKARLANIR
Gönül hüzünlendi yine yazarım
Kalemler nazlanır el efkarlanır
İçimden geçeni tek tek dizerim
Dertler sıralanır dil efkarlanır.
Oturmuş ovaya yaslanmış dağa
Ceyhanın gözüne bakar Elbistan
Hele bahar gelsin mevsim kış daha
Misk-i amber gibi kokar Elbistan
Sabah erken güneş gökde yanarken
Etlerini satan ekran kuşları
Fuhuşu zinayı kader ettiler
Dest-i izdivacın densiz puştları
Bu güzel duyguyu heder ettiler
Arsızlığı geri koymaz elinden
GELİRİM AMMA
Kara gözlerinin mahsun bakışı
Bana doğru yönelince gelirim
Çokmu uzun evinizin yokuşu
Bizde adet gel denince gelirim
Rızık gayesiyle gurbet ellere
Ekmek parasına gitti gelmedi
Dönerim sanarak düştü yollara
Gittiği ellerden yitti gelmedi
Güzel günler için hayaller kurdu
Ömür dediğimiz hayat yoluna
Bir mucize ile çıkılır gider
Aldanıp dünyanın bir kaç yılına
Kucaktan kucağa bakılır gider
Serpildikçe has bahçe de gül olur
DE GİTSİN
Hayatı boyunca gurbet ellerde
Eğer sorarlarsa kaldı de gitsin
Adı bilinmedik nice yerlerde
Varıp belasını buldu de gitsin
Dön de bak gidenler hep yalan oldu
Dünya'yı bir lahza görüp gittiler
Kimlere kaldı bak kimlerin yurdu
Her biri bir devran sürüp gittiler
Nerde kalmış hani asi olanlar
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!