http://nurtenaltinok.azbuz.com
Çalıştığım iş hanının her katında on büro var. Bu bürolar geniş bir koridora açılıyor. Ben 3. kattayım. Bürom, merdivenlerin tam karşısında.
Niyazi’yle ben dünyadan tüm bağlarımızı kopartmış trencilik oynuyoruz koridorda. Gelenden gidenden haberimiz yok. Bazen o öne geçiyor bazen ben. Önce, dizlerimizi dayadığımız betona daha sonra boylu boyunca uzanmıştık yarış heyecanıyla. Niyazi, elinde, tren yaptığı hesap makinesini durmadan yere sürtüyor, sürterek diğer büroların önüne doğru ilerliyor. Peşinden ben...
Trenimiz hareke geçmişti. Kim tutar artık bizi:
— Nereye gidiyoruz Niyazi?
— Ankara’ya gitmem, abim gelsin Ankara’dan, dedi. Deli çocuk, n’olacak!
Beni bu eylül öldürecek
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Devamını Oku
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.