Bekleyişler, bekleyişler...
İniltilerle bekleşiyor pür-cefa kara bahtım,
Yeise düşmüş Yunus'um, dünyaya küsmüşüm.
Efendim himmet eyle,
Şefkat diyarından uzak kalmışım.
Duy ah-u zarımı candan sevdiğim,
Çek al cehalet abasını üzerimden.
Bir nefeslik üfleyiştir beklediğim,
El ver ki, ayaklarıma Kudüs cesareti gelsin.
Gözlerinin divanında durup el pençe bağlasam,
İnleyip gözyaşlarımı eşiğine akıtsam,
Buyur eder misin bu bağrı yanığı, o kutlu haneye?
Öylesine açım ki sıcak ekmeğe...
Muhabbet bağından bir gül bağışlasan,
Kokusunu avuçlarıma doldursan,
Kana kana içsem o ab-ı hayattan,
Esir etse beni mutlulukların, acılarımı denizinde yıkasam.
Bu gariplik halidir, azıcık merhamet eyle!
Sen bir aysın ben kara gece,
Sen bir ateşsin ben pervane,
Ateş-i sûzanınla yandım.
Aç gönül kapısını, bu garibi mihmanın eyle.
Nedir istediğin benden bilemedim.
Çok diyarlar gezdim muradımı alamadım.
Yollara düştüm menzile varamadım.
Nazar eyle, bir çift söz söyle.
Umudum sendedir, medet ya efendim!
Belki son senem, belki son günümdeyim,
Hal bilmez, yol bilmez nadan elindeyim.
İmdat et, bir kötüye eyleme nöker.
Ne adım kaldı yollarda ne unvanım ne şanım,
Bir tek ismim kaldı avucumda, odur ki benim fermanım.
Huzuruna geldim işte, budur bütün destanım:
Ben o kapına muhtaç, biçare kulum Na'çar'ım
Kayıt Tarihi : 14.6.2025 15:27:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!