Elif olmak istemedin. Vav halinde yaşadın…
Eyyüp gibi yaşadın ama gözlerin hekim aramadı. Yurduna benzesin istedin yaraların da. Ona borçlusun işte, büklüm büklüm duran sırtının secdeye yakışmasını…
Mor menekşelerin rengiyle baktın dünyaya. Çiçek baygını kokuları her duyduğunda mutlu olman ondandı. Sakın üzülme anlamını yitirmiş nesnelere,nisantesi saçlarına bir badem çiçeği iliştiriverdin mi geçer gider ihanetin sana kara çalması…
‘’Şifanım’’ diyen herkese ‘’şifamsın’’ dedin. Verdikleri orantısız zehri kanayarak içtin… Kırmak yoktu hayatında oysa; onun için insandın… Kırılmamış gurbetin, dokunulmamış ziynetin, yargıdan kaçmış hesabın kalmamıştı senin…
Beni bu eylül öldürecek
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Devamını Oku
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta