Yaşanmamış öyküler bıraktım
Patikalarında Akdeniz’in incisi o şehrin,
Yakamozlu gecelerinde
İstiridye kabuklarına yazıp dileğimizi
Kumlara gömerdik hani,
Mor dağların eteğinde gizlenirdi en son
Mehtabın kızıllığı,
Susardım bazen de en öfkeli anımda
Sen dolaşıyorken kanımda…
Kırık aynalar gibiydi hayat
Her bir parçasında başka tasviri ruhumun,
İçinde sakladığım inci tanesi hatıran
Kavanozda sakladığım
Yüzünün değdiği kumun…
Hangi rütbe onurlandırır beni aşkın kadar
Hangi ceza sorguç bakışlarından ağır yük,
Kaç tövbe affettirir en masum günahımı
Ve hangi yürek taşır sensizliğe ahımı.
Kırılmasan kaçacağım kapsama alanından
Hiç tanımamış gibi unutacağım,
Hani utanmasam
Çocuk gibi ağlayacağım,
Neden ben hep sana
En yakınken çok uzağım?
Bulutsuz yağmurlar ısmarla gözlerime,
Sonra yine sevda rengi bak!
Üç günlük derlerse de inanma gülüm,
Bir nefes kadar kısa yaşamak.
Sabahları boğdurma gün boyu yaşanacak telaşa
Gece sessizliğinde kalsın yüreğin,
Yıldız alacalarını silme gözkapaklarından,
Omzuna konmayan pervane
Bırak ateşte yansın,
Benim için
Sevdasına “tapılacak” insansın…
Derin izler bıraksa da ruhumuzda zaman,
Paslı zincirler vursak da sevi mabedine,
Umut kadar sevemesek de avare hayatı,
Bitmeyecek kadar uzasa da yollarımız,
Her dönemeçte dikilse de karşımıza kader,
Ben sana öksüz yüreğimi verdim,
Bana bir nefes mutluluk ver…
Murat Nail Güney
15 Nisan 2010 İstanbul. Saat: 03.05
Kayıt Tarihi : 19.4.2010 22:48:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!