Nisan Yağmurları (12)

“Yalancı bahara aldanır bazen
Erguvan çiçekleri,
Vurgunlar gelir peş peşe,
Gözyaşları ıslatır yeri…”

Uzak sahilleri gez benim için,
Küstürdüğüm martılara selam söyle
Buralarda sadece baykuşlar öter oldu,
Güler bile tomurcuk bezenmiyor
Soldurdu dallarını hasret rüzgârları.
Tam ben kapısından girmek üzereyken,
Mutluluk ülkesinden
Sen çıkıyordun dışarı…

Kısa öyküler doldurdu hayatımı,
Boş beşikler salladım bebeksiz
Yağmurlu gecelerde özledim yağmursuzluğu,
Satır aralarına saklanırken anılarım
Bütün özlemlerimi yaşadım yarım-yarım.
Biriken elemleri notalara yazdım
Bir nefes bile sensiz olamazdım.
Aşkımızı anlattım şarkılarımda
Belki kavuşuruz diye sonbaharımda.

Şimdi vuslatla hasret arası
İşte tam böyle ömrümün manzarası,
Ne kavuşsak mümkün gülüm
Ne ayrılsak,
Hangi rengin arasına yakışır mor
Bunun adı yaşamak ya
Bilsen ne zor oluyor…

Sığmıyor geceler yalnızlığın raksı
Sorgularım cevapsız kalıyor yüreğimde,
Kesmez bu acıyı ne kurşun, ne bıçak
Ölüm bile teselli olmayacak,
Mutluluk desen
Hayalden bir adım ileri,
Böylesi sevdanın
Dört kitapta yok yeri…

Haydi, kalbim suskun kal,
Zaman akıp gider nasılsa
Geçer bu günlerde hiç yaşanmamış gibi,
Yaseminler boynunu bükse de
Taze sürgünler verir yine.
Bir temmuz sabahı uyanırsın
Olabildiğince özgür, tasasız,
Bir bardak demli çay tadında
Merhaba dersin hayata,
Senin güneşin doğmamışsa;
Elveda dersin ya da…

Murat Nail Güney
12.04.2010 İstanbul. Saat:04.50