Açılsın sonuna kadar nisanın kapısı
Yüreğimdeki tohumlardan filiz vermiş
Nazenin fideler getirdim bahçene
Gökkuşağı renkli menekşeler
Bahar kokulu papatyalar
Şebnemlerle bezeli gül tomurcukları...
Mayıs gülleri burcu burcu yolda
Sarmaşık gülleri altında yazdığım ilk dizeler
ilk aşkım, ilk göz ağrımın umutsuz bakışları
Dolanırken dalgalı saçlarımda
Yeni doğmuş badem çağlasında ellerim...
Erguvan renkli,bahar dallı eteklerimde
Göz göz gülümsüyor papatyalar
Suya yansıyan akasya dalları sonra
Bahar taptaze,anılar katar katar
Yosun kokar saçlarım, deniz kokar,çam kokar
Çakır renkli sularda yanan yüzümüzü serinletiyoruz yine
Avuç avuç coşku yayılıyor gülümseyen gözlerimizde
Yeşilin binbir tonu orda burda...Dizlerimizde...
Nisan kapıda,anılar kucağımızda
Kafa tutuyoruz tüm kirlenmişliklere
Hatırladın mı hıdrellez çiçeklerini,
Mor sümbülleri deli derenin eteklerinde
Beceriksizce ördüğün çiçek tacını
Sessizce kucağıma koyup gitmiştin
Cesaretin yoktu bakmaya gözlerime
Hayat! Çoluk çocuk gurbet sıla derken
Nerelere savrulduk,Ne hüzünlere battık adam boyu...
Yıllar sonra yine kapıda 'Nisan' tüm azametiyle
Ve gözlerinde aynı çekingen bakışlarla sen
Hiç geçmemiş gibi yıllar...
Saçlarımızda aklar akasya çiçekleri
Yüzümüzdeki çizgiler yüreğimizdekilerden derin
Avuçlarımızda derin yanıklarla
Hala aynı 'nisan'ları yaşıyoruz
Bambaşka diyarlarda...
Kayıt Tarihi : 31.3.2013 14:29:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Hala aynı 'nisan'ları yaşıyoruz
Bambaşka diyarlarda...
Dört yanımda ilkbaharı yaşadım; nisan kadar sevinç veren gönüller sağ olsun... 10 puan +ant.
İlk gördüğüm nisan yağmurlarında...
Yemyeşil denizin pırıltılı gözleriydi!
Bugün yarınlara gücenme başın ağrısa da!
Sanki bu yazdığım son şarkının sözleriydi! ____ Arif Tatar
Mor sümbülleri deli derenin eteklerinde
Beceriksizce ördüğün çiçek tacını
Sessizce kucağıma koyup gitmiştin
Cesaretin yoktu bakmaya gözlerime
Hayat! Çoluk çocuk gurbet sıla derken
Nerelere savrulduk,Ne hüzünlere battık adam boyu...
Yıllar sonra yine kapıda 'Nisan' tüm azametiyle
Ve gözlerinde aynı çekingen bakışlarla sen
Hiç geçmemiş gibi yıllar...
...
ASLOLAN KENTLER DEĞİL, YÜREKLERDİR...
Şiir dilindeki çoğulluk ve ,geçmişe dönük eylemlerin yaşama geçirilmesindeki birlikteliği de ansıtıyor.
Gerçeğin diliyle şiirin dilinin örtüştürülmesi 'nisan'ın devingenlik üzerindeki noktaların varlığından kaynaklanıyor.
Ben de birkaç gün önce 'Nisan'a yazmıştım.
Aslında şiire geldiğim zaman kendi şiirimi bırakma gibi bir tutumu çok ama çok ender yeğlerim.
Odaktaki konu 'nisan'a tebi olunca bu şiirimi bu sayfaya teslim etmek geçti içimden.
Nazik anlayışınız erdemle.
Kutluyorum bu dolu dolu şiirinden dolayı Sayın GÜN'ü.
Erdemle.
-----
NİSANLAR BANA GÖRE DEĞİL
NİSANLAR BANA GÖRE DEĞiL
Mart da tükenmek üzere
Yağmurlar yağmaya başlar ve
Kollarım şemsiyenin gönlünü almaktan yorulur
Ebemkuşaklarının renkleri düşer ayrık otlarının çimenlerin üstüne.
Kiraz çiçekleri sevişmeye kalkışırlar özlemlerini bastırmak için imbatlarla…
Beni sana götürecek yollar bomboştur
Parmağımın dokunduğu her tuş kırılıyor
Kim olduğunun nerede yaşadığının hükmü kalmıyor ki
Adını biliyorum bilmesine ama sana varamıyorum
Sesimi taşıyamıyor evine telefon telleri.
Sözcüklerime el koymak için kim izin veriyor sabah baskınlarına
Ben Blaise Pascal değilim
Yazdıklarım Taşralık Mektuplar değil
Kim yakıyor meydan ateşlerini yüreğimin orta yerinde kim
İşte yaklaşmakta olan ilkyaz günlerinin ayak sesleri
Senden bana benden sana gelip giden
Ve yüreklerimize hükmeden netameli ürpertiler
Sımsıcak bir gülümsemeyle birlikte esmer tene
Efsununu konduran dudaklar
Geniş bir teras …yemyeşil bahçe ve çite tırmanan sarmaşıklar
Dilimden damağımdan firar etmeye kalkışan ağırlaştırılmış
Ömür boyu hapse mahkum bir tat.
Nicedir biriktirdiğim sokak sesleri dalların salınışları sabahsefalarının kokusu
Bülbül taklidi yapan kırgınlıklar lale kırmızıları
Yok ama yok bu böyle olmayacak
Bir gariplik var, bulsam gözümü kırpmadan öldüreceğim bir gariplik var
Peşim sıra gelen yok
Bu mevsim de yüreğim bir başına kalacak
Geç anladım her yıl her nisan
Dördüncü çoğul kişilerin kapılarını çalıyormuş meğer..
yirmiyedimartikibinonüç
Necdet Arslan
TÜM YORUMLAR (12)