Pencere eşiğine sığınır anılar
Gözlerimde birikir geçmişim
Tarifi vardır artık acıların
Beyaz teller arkasında gençliğim
Nicedir kaybetmişim kendimi, hiç sorma!
Bir umuttur ki bu yanımdan geçen
Vuslata dair,
Köhnemiş bir zaman köprüsünde sallantılı
Her zaman geç saatleri seçerim
Dümen çevirir hiç şaşırmaz rotası
Korunmak için sakladığım silahla vururum kendimi
Bir mevsimdir ki belli belirsiz
Nisandır ortası
Dirilirim!
Dört mevsimin üçünde solan çiçekler gibi
Tek vasiyetimdir
Bana senden kalan bu sensizlik
Nağmesiz çalar şarkımız
Anlamını yitirir tüm sözcükler,
Buslu camlar konuşur başucumda
Gecenin dilinde sağır eden sessizlik
Bulutlar tok
Oysa özlemi olmuştur her zaman dağların
Yetişemez,
Yaslanınca toprak çeker hep bizi
Nedense
Yağmuru değil toprak kokusunu özlerim en çok
Ve geçmişi sararım geriye
Bir karıncanın yağmur telaşı
Güneşin ışıltıları öper güvercin kanatlarını
Duyduğum en güzel namenin sesi
Dalında nazenin bir elma
Gece yanar kızıl ırmak gibi şafakta
Hatırladığım en eski Nisan’dır bu.
17.01.2016
Ahmet ÜveysKayıt Tarihi : 24.5.2016 14:52:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Ahmet Üveys](https://www.antoloji.com/i/siir/2016/05/24/nisan-110.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!