Bir ölüm fermanı fısıldıyor Azrail
Kışın acımasız soğuna yenilmiş
Sokaktaki küçük kızın kulağına
Bir kibrit ışığı kadar sönük hayaller yıkılıyor
Soğuktan kaskatı olmuş bedeni
Bir nebze daha katılaşıyor
Unutmak ölmekten daha zor derler
Zaten beni seni unuturken her seferinde
Bir kez daha ölüme kucak açmadım mı?
Gözyaşlarım akarken, sensizliğin uğruna
Ben her ezan sesinde
Geçmişimi özlüyorum
Geleceğimden habersiz
Hayatıma girenleri garipsiyor
Hayatımdan çıkanları gereksizce özlüyorum
Her sabaha umut dolu gözlerle bakıyorum
Bir gün güneş benim içinde doğacak
Büyüdüm
Büyümek keşke yaş almak kadar
Kolay ve zahmetsiz olsaymış
Gidenleri özlemeseymiş insan
Lanet beslemeseymiş
Yüreği küçük bir şeker ile
Hangimiz masumuz ki şu kirli dünyada
İçimizden kim pak kalmış ki?
Herkes bir günde olsa ayak uydurmadı mı?
Şu pis dünyanın haince işlerine
Olayların gidişatına göre harcamadık mı kişileri?
Sebepsiz yere…
Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak
Ne bu kalp senin için atacak
Ne de bu gözyaşları senin için akacak
Uçun kuşlar!
Özgürlüğe açın kanatlarınızı
Uzatın tüm ülkelere zeytin dallarınızı
Kanat açın geleceğe
Bembeyaz kanatlar
Kederle yüklü olmasın bulutlar
Güneş her insana başka başka doğar her sabah
Bazıları şükreder sabah kalktım diye
Bazıları ise lanet eder her uyandığı sabaha
Fırsatlar kaçar bir kez daha
Her gün yeni bir umut doğar
Her gün yeni bir umut tükenir
Güçsüzüm hemde çok
Herşeye herkese karşı
Her savaşta gardını indiriyor artık,
Bu yaşlı yenilmez savaşçı
Karanlığa yenik düşmüş gözler
Felaketin telalcısı.
Yitirilmiş birer avuç şimdi anılar
Gözyaşlarım gecelerimi doldururlar
Sessizliğimin içimde yarattığı çığlıklar
Seni bana anlatır dururlar
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!