anlasana.
çok zor sen dibimde durmuşken sensizliği yaşamak.
ellerimden parmak izlerini silmeyi denemedim mi sanıyorsun?
ya da yastığımın kenarında biriken sıcak nefesini koklamadım mı defalarca?
anla artık.
her yerdesin.
sevmen gerekmez baksan yeter
bir de sustursan şu gecenin manasız çığlıklarını
ya gel otur yanıma
ya da ellerimle sökeyim karanlığı
bak sevgilim çok yorgun ellerim
ya kes çıkart şu kokunu tenimden
bu akşam yine en sevdiğin kremimi sürdüm.
en sevdiğim rujumu sürdüm parmaklarınla çizdiğin dudaklarıma.
perdelerimi çektim, güneş girdi içime. nefes nefese.
rüzgarı gezdirdim avuçlarından kayan saçlarıma.
saçma sapan şeyler karaladım içimde kalmasın diye.
renkli çiçekler ektim siyah saksılarıma.
yine bir eylül sabahıydı.gökyüzü parlaktı ama kimseye söyleyemediği bir şeyleri vardı sanki.biliyordum.birazdan göz kapaklarımdan ayak uçlarıma kadar yağdıracaktı gözyaşlarını.ve inleyecekti her taraf bulutların kirli anılarıyla.yaşlıydım.ve bir o kadar yaşlıydın.yüzündeki çizgilerden annemin sökülmüş kazağını hatırlıyordum.yol kenarlarına çiseleyen yağmur kendini güç bela dışarı atan yaprakların üzerinde birikip annemin ninnisini fısıldıyordu kulağıma.o yapraklar gibiydim o gün.biri gelip koca ayakkabılarıyla yüzümü çatırdatıp gitmişti.ellerim çamurdu.gözlerim başka bir rüyanın etkisiyle fırlamıştı yerinden.insanlar mutluydu, insanlar konuşuyordu.benimse titrek bir sokak lambasının altında üşüyen çıplak ayaklarım vardı.ölüyordum.kalbim çocukken vitrinde görüp babama yalvardığım ve öylece bırakıp gittiğim kazak kadar yetimdi.beynim o sabah bıraktığın notun karmaşıklığını çözmeye çalışırken kulaklarımı çınlatıyordu.elinin titrekliğinden kalbinin soğukluğunu hissetmiştim.o sabah çözemediğim, düşünüp de bir anlam yükleyemediğim çok şey vardı.yastığımın kenarına düşen saç telin kadar çelimsizdim.öyle kopuk, öyle anlamsız..
neden gittiğini çözemedim.
neden sevdiğimi çözemedim.
Çıkart.
Dök ortaya gülüşünde sakladıklarını.Saç önüme tüm yalanlarını,anlat.
Kim demiş ki kıştır kötü olan?
gündüzler birbirini kovalarken ve geceler birbirine küsmüşken
bir sokak çocuğu çıplak ayaklarıyla soğuk kaldırımlara basarken
rüzgar tüm çiçeklerin başını okşarken sessiz sedasız
gökyüzünün taze gözyaşlarıyla sırılsıklam ettiği penceme yaslamışım başımı
insanların bitmek tükenmek bilmeyen kahkahalarıyla uyuşuyor beynim
dudaklarınla dudaklarıma bulaştırdığın zehrinden acı acı inliyorum
Yaz geldi.
Sokaklar doymuş, çocuklar mutlu
Sonra bir şeyler daha var mutlulukla ilgili
Bir telaş bir telaş anlatamam
İstanbul bayram çocuğu gibi
Bir heyecan bir kıpırtı var bu şehirde
sabah uyandığında her şey simsiyahtı.bilinç altına yerleşmiş saçma olaylardan ibaret siyah bir rüyadan uyanmıştı çünkü.neden bu kadar yalnızdı? dışarıda masumiyetle karışık öfke yağıyordu.pencereyi açtı.yüzü artık su damlacıklarının hakimiyetindeydi.çocukluğunu hatırlatan pembe domuzcuklarının arasında simsiyah oturdu köşeye.saçları ıslanmıştı.pencerede birbirinin üzerine düşüp gittikçe büyüyen damlalar gibi olmak istiyordu.küçük kutularının içinde sakladığı kırmızı ojelerini sürmek,iyi hissetmek istiyordu.bembeyaz duvarları vardı onun.çünkü eğer boyarsa masumiyeti hırçın bir kaplana dönüşecekti.dışarısı sonbahardı.neden içinde karlar yağıyordu? sokak kenarlarında biriken ağaçlar gibi çatırdıyordu sanki.neden bu kadar çelimsizdi?
sokaklara dökülmüş insanların enerjileri nereden geliyodu? sanki yağmur güçlerine güç katıyordu.
kimsesizlikten üşümüş ayaklarını serbest bıraktı.çıplak ayakları ve kalbinin masum atışlarıyla dokundu soğuğa.içine hiç bir kötülük giremezdi.artık bir arkadaşı vardı.üşümüş ayaklarını kimsesiz yağmur damlalarıyla birleştirip canının istediği yere gitti.özgürdü.
Saçma günler yaşıyorum hep ve saçma gün batımları.
Aniden bitiyor her şey.Her mutluluk verici şey uçup gidiyor birdenbire.Kuşlar da uçuyor gökyüzünde ya,mutluluk vermiyor o da.Saçma sapan işte.Derdimi anlatacak,içimi dökecek birini bulmam lazım.Saçma şeylerle oyalanıp içimdeki saçmalıklarla birleştirip yeni saçmalıklar üretmem lazım.Sabah bir kahve içip kendime gelmem lazım.Biraz kitap okuyup başka insanların farklı hayatlarına karışmam lazım işte.
Ne bileyim.Sokakta kalbi olan çok şey var.Şu yerde yürüyen karıncanın bile işi gücü var diye düşünüyorum çoğu zaman.Kuşların gideceği yer belli,konuşacakları şey çok.”Peki ben ne yapıyorum? ” diye soruyorum kendime de elde var sıfır işte.Saçmalıklarla dolu her şey.Anlamsızlıklarla geçiyor zaman.Bomboş.
3 damla düştü basıma.aslında yağmur acitmazdi canımı, ve eritmezdi tüm eskimislikleri.aynaya bak.kaç tane ‘sen’ kalmış yorgun yüzünde? kac kere kahkaha attin? kac kere özledin birini aglayarak? Bak, herkes kendi halinde.ben basimi yaslamis seni yudumlarken; insanlar yine birinci sahsin öznesindeler.yine seviyorlar birbirlerini, asik olmuslar.ayni sokakta adimlarini sayarken yine aynı telaş içindeler.aynı renkte gece, ve hep aynı soğuklukta kaldırım tasları.üzerinde gezinen kücük ayaklar yine ayni masumiyetteler.
bir kelebek daha oldu bugün.
iste öyle soğuktu gidişin.ve korkmak kadar hızlı.etrafta kimse yoktu.yalnız ben ve yağmur vardı gözlerimde çiseleyen.ellerimi islatirdi hep, kirpiklerimi.elimin tersiyle silerdim.İslakti ama umursamazdim.cok kitap okudum, beynimde kelimeler turetip iclerine kapattim seni.bir yudum su icip icimde bogdum tüm sözlerini.tirnak diplerime kazinmis hatiralarini sildim birer birer.yetmedi, kokunu getiren rüzgari kazidim yuzumun her zerresinden.uyudum.beynimin orta yerinde duran senden kücük adamlar yarattim kendime.rüyalarimda dönüp dolasip yine ayni gecmis zamanda kaybettim kendimi.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!