Ninniler
Gel annesi gel gel
Yıldız ötesinden
Işık getir de gel,
Bebek türküsünden
Ninni oğlum ninni oğlum
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bir ulusun geleneklerinin başında en önemli unsur olarak ninniler görünmektedir. Ulusal birliği mümkün kılan dil, her insana öncelikle annesinin ninnileriyle öğretilen ana dilidir. İçinde sevgi ve şefkat duygusu olmayan, insancıl amaçlardan uzaklaşmış bir ninni düşünmek mümkün değildir. Annelik duygularını dile getiren, insan sevgisinin doğumla başlayan gerçek sevgi olduğunu vurgulayanh çalışmanızı severek okudum. Başarılar, sevgiler...++
Ne kadar güzel ninniler sn. Çiftçi. Muhteşem... Demek ki ninniler de yöreye göre ağız değiştiriyor... Hiç duymadığım ninnilerdi. Tşk.lerimle kutluyorum sizi...
Bir ninni de benden hatıra olsun;
Bahçeye de kurdum salıncak
Uyumadı gitti yumurcak
Benim güzel yavrum tomurcuk
Uyu minik bebeğim ninni
Hu..hu hu..hu..e..e..e..e.
SEVGİ VE SELAMLAR...
NİNNİ –NENNİ –
Halk edebiyatımızın ve Türk kültürünün en güzel şiir türlerinden biri de ninnilerdir. Ninnilerde genellikle dörtlükler kullanılsa da, mani tarzında söylenenler, hatta daha serbest olanlar yani sizin yazdığınız gibi dize sayısı değişken olanlar da vardır.
Ninnileri belli kalıplara sokmak ve bu çerçevede değerlendirmek, genel anlamda, çok doğru olmaz.
Önemli olan, akılda kalıcı olması, kolay söylenecek olması yani hem anlamlı, hem de ahenkli olması.
Daha çok annelerin bebeklere ve küçük çocuklara söyledikleri nağmeli sözlerdir.
İşte bu noktada ahenk ve akılda kalıcı olması, anlamlı olması ve dizelerin bağlantılı olması esastır.
Öyle ninniler vardır ki, kaynananın, gelininin yüzüne söyleyemediklerini, bebek aracılığıyla söylemesi bile, hatta gelin veya damat tarafını kötüleyen, eleştiren; kendi tarafını göklere çıkaran ninni söyleyici kadınlarımız, analarımız bile vardır. Bunlar da yazıya geçirilmişse, konuca farklı ninni çeşitlerini oluştururlar.
Sizin ninnilerinizde olumsuzluk veya tür bakımından eksiklik yok.
Beğenerek okunulması, söylenmesi, kitaplarda veya ninni örneklemelerde yer alması değer katacaktır.
Sadece dördüncü ninnideki “de”ler fazla gibi geldi bana.
*
Bazı yörelerde anneler ninni yerine, “nenni yavrum nenni” de derler.
Bölgesellik veya yöresellik bakımından böyle bir kullanılış da yanlış sayılmaz.
Anonim eserler halkın malıdır.
Halkın malı kültürümüzün özüdür. Onun için doğrudur.
7. ninnide “bebekcik” yerine “bebecik” daha doğru olabilirdi.
Ninniler daha çok bebeği uyutmak için söylenen nağmeler olduğundan “kıkır kıkır, gıdı gıdı” gibi seslenişler uyutmak yerine uyandırır. Ancak dertleşmek ve ilgiyi çekip yormak bakımından neden olmasın?
Aynı ninni içindeki hece ölçüsündeki farklılıklar da olabilir türdendir. Çok doğru olmasa da yanlış sayılmaz.
Sevgi ve saygılarımla değerli ağabeyciğim.
“GERÇEK DOSTLAR BİRLİĞİ”
Halk edebiyatımızın ve geleneksel kültürümüzün 'önemli yapıtaşlarıdır' ninnilerimiz... Daha bebekken ezgilerimizle, manilerimizle büyürler, 'ninni formuna' sokulurlar yöresel deyişlerimiz...
Ruhun beslenmesidir bu... Ezgiyle, anne sesiyle büyümek
folklorumuza hizmet diye düşünüyor, çalışmanızı kutluyorum Nazır Öğretmenim..
kulağımıza okunan ezan sesinden sonra, duyduğumuz ilk ezgilerdir ninni. Bizi huzura götüren, dinlendiren, anne sevgisini yüreğimize işleyen duygulardır. Örnekler de birbirinden güzeldi. tebrikler. + +
Annenin çocuğunu uyutmak için kendine özgü bir ezgiyle söylediği şiirlerdir. Belli bir kafiye ölçüsü olmadığı gibi, çoğu zaman dizeler arasında tam bir ölçü birliği de görülmez. Hatta ninnilerin dörtlükler halinde olmayanları da vardır
Ne güzeldir ninniler, hepimiz ninnilerle büyüdük, bebeklerimizi ninnilerle uyuttuk,ninni söylerken bazen kendimiz bazen de bebekleri ağlattık. Örneğin benim torunum ninnilerden çok etkilenir, hemen dudağını büker ağlardı.
Çocuğun uyumasının sağlanması ya da ağlamasının durması için, sade bir dille ve hece ölçüsüne göre ezgili olarak söylenen ezgili şiirlerdir. Özel bir beste ile söylenir, genelde annelerin söylediği ve bestelediği ezgilerdir ninniler. Bu sözler annenin o andaki ruh durumunu yansıtır.
Güzel ve anlamlı bir çalışmaydı, emeğinize ve kaleminize sağlık.TEBRİKLER Sn. ÇİFTÇİ
yüreğiniz kaleminiz vaolsun değerli üstadım saygıyla tam puan hürmetle listemde
hocam güzel bir paylaşım sayğılar sevgiler selamlar sunarım
Sonsuz teşekkürler sayın Hocam....
Bu şiir ile ilgili 11 tane yorum bulunmakta