En yüce dağlardan da yüce bilsinler sevdamız
Dilimizde aşk ezgileri
Saçlarımızda uçuşan ilkyaz rüzgârları
Yürüyoruz yürek yüreğe, omuz omuza
Mutluluğu yakalayabileceğimiz iklimlere...
Yol gösterir yıldızlar esmer gecelerimize
Kâğıda kaleme sarılıyorum
Aşk fırtınası esmeye başladığında
Şiire sığınıyorum
Bir daha bırakmamacasına
Yazmaktan daha iyi bir yol
Bulamadım dostlar bulamıyorum
Buzlanmış gönül pencereni, minik bir
Serçe tıklatmıştı akşamın bir vakti.
Üşümüş ve oldukça ürkmüştü.
Yüreği ısındı yanında
Unutturuvermiştin bir anda
Yalnızlığını ona…
İçimde bir pınar var coştukça coşan
Pek çok şeyi tutkuyla sevdikçe
Sevildikçe her gün biraz daha
Büyüyerek, derinleşerek çağlayan
Öyle bir pınar ki yüreğimden
Kopup gelen dizelerle
Pınar olup akacağım yüreğinin
Issız, kuytu köşelerine...
Bir yudum sevgi, bir tutam vefa arayacağım
Kan dolaşımına gireceğim sonra usulca
Dalga dalga yayılacağım hücrelerine...
İçimiz kurumuş sevgisizlikten
Sensizlik
Kayıtsız şartsız sevdim seni.
Yüreğimi örseleyen sensizlik şimdi
Keşke anlatabilmenin bir yolu olsaydı
Yürek yangınımı...
Sevgi yağmurları besliyor ruhumu
Yıldızlar kayıyor gecelerime…
Aşk kokan bir yağmur bulutu
Gibisin sen…
Ne kadar sevildiğini
Keşke bilebilsen…
Bir yaz sabahı ilk kez buluştuk seninle,
Günlerden Cumartesi, aylardan Eylül,
Alıp götürdün gönlümü derin maviliklere,
Nedensiz, niçin siz, sebepsiz
Nasıl oldu ben bile anlamazken,
Yürüyorum Delhinin Caddelerinde..
Yürüyorum Delhinin caddelerinde.
Atıyorum adımlarımı bilinçsizce
Küçük Hintli kızlar el uzatıyorlar,
Ağlıyorlar, ayakları çıplak,
Yalnızlığıma teselli olurdu
Olmasa bu denli umutsuzluğum...
Bir vurgun yedim,
Aklımdan söküp atamıyorum
Kendimi boy aynasında görmüş gibiyim
Onu ilk gördüğüm gün...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!