Şehidimin adı sensin, gökkubbenin tacı sensin
Kainatın şahı sensin, gölgen olsun yeter bana.
Al rengini canlar taşır, ay yıldızın aydınlatır
Vatanımın toprağında, gölgen olsun yeter bana.
önce yol inşa edeceksin hedefine uzanan
ulaşamazsın yol olmayınca
sert kayaları delmeli
su sesin damlayarak
bazen keskin bakışların eritmeli
yol üstündeki taşlar
bir fotoğrafa nakşettim şiirin sözlerini
geçtim karşısına
baktım uzun uzun
aşkı okudum, aşkı gördüm, aşkı dinledim
mecnun kim
ya leyla kim di?
bakmayın öyle saf saf yüzüme
uzaydan gelmiş gibi
bazen bir delinin kuyuya attığı taşı çıkarmaya çalışırken
bazende akıllıların taşlarını atarım kuyuya
yaratan değil yaratılanım çünkü
yüreğinle hissetmemişsen yalnızlığımı
ve sana muhtaçlığımı
lal olsun dilin
nolur sormasın hiç bir soru
aciz kalıyor işte kelimeler
tütün zehiri, avuçlarımda ki yılların izi
ikibin değil milyonlarca duygu zehri
kabullen hadi/ biri senin
göreceksin ellerine alınca ellerimi
suç denizine at boğ gözlerimi
Keman yayında çekilir yüreğimin garipliği
Bir ayrılık hikayesini anlatır nağmeleri
Tuz-buz olurken ruhumun düşleri
Bir ben yanarım, bir de sigaram
Yargısız infazıma, kırarken kalemini
gecenin hüznünü çektim üzerime
sensizlikten üşüyen ellerimle
mehtap şahit garipliğime
yokluğun, ah o yokluğun
katran karası gözlerimde
bir çocuk ağlayışı var
ne güzel sende yâr olmak
göz olmak
boş gürültülerin tın umutsuzluğu değil
sağanağın kucağında çaresizlik değil
vurgunluğum var
yere düşen bakışına
suskunluğun
ya o suskunluğun
gecelere hapseder gözlerimi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!