ergen kızlar gibi hissediyorum bazen...
nasıl da kötü zamanlarıma denk geldin sen benim...
ne kafam yerinde ne aklım...
her yaptığım şey eksik;
adım atıyorum,
başka bir yanlış,
Suskunum..
Ruhuma işlemiş yalnızlığım....
Ben, bilmem sevdalarda kaybolmayı...
Bilmem kaygı duymaları...
azecik umutarımızdan geriye körelmiş duygularımız ve kimsesiz kimliklerimiz kaldı...
kırık bir dünyanın içerisinde parçalarla avunmaya çalışan iki masum, çocuk yürektik seninle... sen gününe, ben sana vurgun... yaralarımız gün be gün kanıyordu iyileşmek yerine; ve biz çaresizliklerimize sarılmış, umutlarımızı boğuyorduk kırıklardan sızan su birikintilerinde...
vurgun yemişliklerin içinde ayılmaya çalışan iki yorgun yürektik seninle ayrı kabinlerde ayılmaya çalışan...sen dününe, ben sana hasret... ruhlarımızın derinliklerinde iç içe geçiyordu kimliklerimiz, fakat başka yollar çiziyorduk geleceğe dair..
bambaşka sevdalar, bambaşka umutlarla bambaşka aşklar düşlüyorduk, ama...
ne gidiş bizden yanaydı, ne terkediş bu sevdada..
iki yorgun, iki masum, iki çocuk yürektik seninle...''biz''dik işte...
Akrebin sevdalısını kovaladığı zamanlardı...
Yelkovan inat ediyordu gitmeye,
ve o,
ağır ağır sürükleniyordu ardından...
Akrep kovalıyordu sevdalısını usanmadan;
Ruhun sarmalandığı vakitteyim...gece, sükunet, ve huzur... Bir an sonra gün doğacak ve çocuk cıvıltıları dolduracak yürreğimin has bahçesini...
Çocukluğumun sesleri!
El değdirmekten, incinmesinden, kırılmasından ölesiye korktuğum yegane değerim;
ÇOCUKLUĞUM..!
kimsesizlik yurduna kesin dönüş yapan yüreklerimizin sessiz naraları bunlar...
sevdalım, yürek yaram, ezber bozanım..!
ellerim biçare sevdalarda çırpınıyor; dünü geçmiş, bugunü gelmiş, kaybolmuş yarınlarıyla..
suskunlukların yegane çare sayıldığı göğsünden bir parça uzat bana;
sakinim...
Ruhuma çöken tüm karanlıklara rağmen, sakinim...
düşlerimin biçare naralarından artakalan sevişmelerle boğuluyorum gecenin alacakaranlığında..
yenik düşmüşlüklerin, kaybetmişliklerin;
aldanmışlıkların çevirdiği filmlerin daimi baş rol oyuncusuyum artık...
yalnızlardayım bu gece...sensizlik tüm ağırlığını koymuş karanlığıma.'yüreğimden kopan çığlıkların kaç tanesinden haberdarsın? '
gün doğumlarına hapsettim seni; aydınlanacak günlerin şafaklarına...
ver ellerini!
göğsüme perçinlenmiş tutunamayışların müsebbibi yokluğun..yokluğuna dökülüyor yüreğimin sarhoş nameleri...kırgınlıklar, kızgınlıklar hep suskun bir köşede. bu gece yokluğun ve ben, başbaşayız!
masamızda bir kadeh 'hiçlik', köşede küskün bir rüya ve tabaklarda alt üst olmuş hayaller var...demleniyoruz bu gece. bir yudum hiçlik alıyor sonra kırık hayallerimize daldırıyoruz çatalı..bir de bakıyorum o solgun rüyayı okumaya başlıyor yokluğun.; tüm vurguları küskünlüklerin üzerine koyarak...
Ruhumda can bulan med-cezirler...
Yüreğime saplanan sevda hançerleri...
Hatıra kalan;
mutluluk gülüşleri...
Yarına esir hasret,
yüreğimde saklı sevdana yazdım her kelimemi..
avuçlarımdan akıp giden nehirler gibi...
ruhuma işleyen sıcaklığının tazeliğiyle uyanıyorum her sabah
ve her sabah tatlı tebessümün karşılıyor beni yatağımda...
geceden kalma aydınlığıyla...
hayaline sarılıp başlıyorum yeni güne;
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!