Nilay Şiiri - Mevlüt Esengül

Mevlüt Esengül
14

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Nilay

Sığ uykularla kaçıyorum gecelerden
Korku damlıyor, zift damlıyor, karanlık damlıyor
Sabaha kadar derinleşiyor bir meçhul
Çekiniyorum işkencelerden...
İçimin deniz oluşundan ürküyorum
Bu denizden, bu adadan, bu dalgadan
Ürküyorum dünyamı ahtapot gibi saran
Fırat’tan, Nil’den, Volga’dan
İç içe odalarda saklanıyorum her gece
Çaresizim inan
Yoklanıyorum
İçimde karakollar büyüyor hece hece
İçimde odalar, içimde adalar büyüyor
Saklanıyorum Nilay! ...

Sabahları titreyerek kalkıyorum
Usulce pencereye yaklaşıyor,
Dışarda kar mı var bakıyorum
Dünyama beyaz örtüler arıyorum bilmeden
Ya da perdeyi yırtıp sonuna kadar
Gündüzlerin kızlıktan kurtulduğu
Kadın olduğu anları izliyorum, azar azar...
Sıkılıyorum karşımda soyunurken dünya;
Bir tarafta ince bir zar,
Bir tarafta dünya, bir tarafta haya...
Nilay utanıyorum!
Namus mu kaldı sorgulanacak?
Bütün bunlar kâbus mu?
Bütün bunlar...
Bunlar...Nilay! ...

Ufku dumanlı şehirler geliyor sıradan
Şehirde evler, evlerde beyler,
Beyler kemik, beyler beton, beyler bey!
Üst üste, yan yanana, arka arkaya...
Nilay, anlamıyorum
Bu beyler kim?
Bu beyler neyler?
Sabah oluyor
Işık vuruyor şehrin sağ taraflarına
Hortluyor yerlerde belediye yapımı piramitler
Asfalt uzanıyor yüreklerimize simsiyah
Gri duvarlar yükseliyor, kırmızı kiremitler...
Beti benzi atmış, kaçıyor ufka doğru ay
Günah doğuyor, cürüm doğuyor zamanla
Ben ışıktan korkuyorum
Anla, anla Nilay! ..

Sığ uykulardan kaçıyorum her gece
Hücrelerime ateş doluyor
Rüzgâr doluyor, su doluyor, taş doluyor...
Çaresizlik bu, düpedüz çaresizlik
Hücrelerim gözümde yaş oluyor
Bu, sonsuzluğun koynunda kasvet
Bu bir oyun, bu bir şaka, bu bir alay!
Bu bir “hayır”, bu bir “evet”
Bilir misin bunları sen Nilay?
Eriyip akmamayı, yanıp yakamamayı...
Hicabından karalara bürünüp her ay
Onun yüzüne bakamamayı
Bilir misin Nilay? ...

Sabahları mahmur kalkınca anlarsın
Bir karanlık süresi dolmuştur.
Dünya bir kez, sen bin kez dönmüşsündür...
Saatler karanlığı, kaosu, çileyi vurmuş
Sen sadece
Derde beş kala yatmış,
Derdi beş geçe kalkmışsındır Nilay!
Her gece bağrın bin yanmış
Sen bin kez sönmüşsündür...
Mevsimler düşerken içine yaprak gibi her gün
Yapraklar solmuştur Nilay
Solmuştur büsbütün...

Bir asır yürür bu dönüşün sırtında
Bir asır yürür şehirle, kasabayla, köyle
Ben her çatıyı kaldırır birini ararım
Ben üşüyünce Nilay!
Birini ararım böyle...
Bağrımda fırtınalar saklıdır, neyleyim...
Bağrılmamış nice ses vardır,
Benden ayrılmamış nice his...
Bir gün sen de yaşarsan bunları söyle Nilay
Bunları, şunları, onları
Bütün bu diyarları, bu asırları aşarsan;
Nilay! ...

Kaldırımları çiğniyorum her gün
Bütün demir yollarını siliyorum haritadan
Onlar uzadıkça Nilay
Sürgünüm uzuyor...
Her gün sınıflara giriyor apar topar
Öğrencilere ders anlatıyorum
Akşamları kendime geliyor
Kapılarımı açıyorum sonsuza kadar
Dert anlatıyorum Nilay
Dertleri paylaştıkça çünkü
Günüm uzuyor...
Yolları kesiyorum, çiziyorum, biçiyorum
Böylece Nilay
Yıllar, yollar beni
Ben çaresizliği içiyorum...

(13.11.1997- ANKARA)

Mevlüt Esengül
Kayıt Tarihi : 6.10.2007 07:09:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Mevlüt Esengül