Hayat kısa kuşlarında uçtuğu filan yok
Halbuki hava soğuk
Nisan olmasına nisan
Ama eski benliği yok
Şöyle masaya vurup “ben burdayım ölmedim” demesi gerekiyor gibi...
Aklımı kaybetmek üzereyken
Seni sevmenin meşru olduğunu söylüyorlar sevgilim
Gayrımeşru değildir aynasızlar
Telsiz konuşmalarıyla uyandım rüyadan
Bir yerlerde sessizliği arıyorken
Ben geleceğim demişti oysaki birazdan
Sonra soru sormalarım geliyor...
Birinci ağızdan gözlerine
Eskiden kimdim, şimdi neyim
Ben yoruldum aslında biraz
Avuçlarım terliyor
Çaresizliğim, hüznüm
İlkbaharda iyi gelmedi
Yakamda küfürden sıyrılamayan enstantaneler
Kör karanlıktı akşamlar, piyasalar
Çöpçüler, kör olası gözlerim, insanlar
Sen değildin..
Biri sorsa
“O” bu denli basit değildi derdim.
Yalnızım kendi dilimde
Nasıl anlarsanız öyle
İstiklal müzisyenlerinin içinde tekim
Hüzünlenirim geyikli gecelerde
Her gece bir baykuş gelir damıma
Hasret, yaşlı bir acı bırakır damağımda
Mevsim kıştı aslında
Ülke olarak
Tek kış
Kara kış
Ülke olarak yasta olmamız lazım şu kış günü
Günahlardan arınması gerek dudakların
Kimseye torpil geçmeden yapmak lazımdır bunu
Sonra birden bir dize çıktı sahraya
Fakir bir gün ışığı gibi duman tüttü toprakta
Aldırış etmeden Aşk biter sonra
“Çokta mühim değil” diyorum
Sonra gemi gider
Başka bir gemi gelir
Karpuz kabuğu misali gemi ama
İstanbul meyhaneleri gibi
Selanik kızları ve
Solgun güllerin tarihçesi
Sahile vurdu vazgeçişler
Ayrılık koktu yosunlar
Pansiyonlar zavallı
Zavallı kadınlar
Pazar akşamlarından kalma kadehler
“Birleşmemiz radikal olmalı ve sen kan vermelisin” diyor yazar
Sonsuz yaşayacak gibi eksiliyoruz oysa ki
Tanrı ve annem uykularımı kim kesti böyle
Beyaz atlar mı uyandırdı
Yahut senin ne güzel gözlerin vardı
Kayıt Tarihi : 6.5.2018 15:18:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!