Gökkuşağı bakışların
Kubbemsi;
Dokunuşu sağanak,
Gözlerin...
Sonra Eylül,
İstanbul, lalezar...
Üç günlük dünyaysa yaşadığımız
Ağlar iken ihanete
Güler iken dostluğa çelmeler attığımız
Bu dünyaysa eğer toplayıp durduğumuz ne varsa
Düşlerimi aldattım ve
Geldim.
Kanadım.
Bilmeliydin,
Satırı satırına özlem kokan mektuplarımdan
Şansa bırakılmaz aşk
“Çok geç! ” derken
Sözlerin, vakitsiz...
Düşeyazdım...
Altı çarpı sekiz, ederi kırksekiz
Hasretliğin Şiiri…
Sen şimdi bütün alışkanlıklarından öte,
Bir hayaldesin.
Akşamüstü rüzgârlı kentinde
İncinen bir martı kanadının
Yağmur ıslatmıyorsa da yüzümü
İstanbul üstüme düşüyor sevgilim…
Sigara paketlerine anlamsız çizikler atıp,
Yol boyu şarkılar tutturuyorum.
Beş yüz liraya çay, bir liraya simit
Kolayına kaçmak düş gezginlerinin
Sanırdım bir,
Kırlangıçlar göç ederdi hemen sonra
Bir uzak diyar vardı da;
Pusula göstergelerinin şaşkınlığında bir uzak yer
Ve,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!