Sen gelmedin ben de bekledim evet gitmedim
Sonra bir müddet yağmur yağdı ve giderken bastığın yüreğim hâlâ biraz sağdı
Her ne kadar intihar kelimesi lügatlarda ölümle bağdaşsa da ...
Pek az kimse bu yolla ölür aslında.
Şairler, farz-ı misal şiirlerini yakarak ölürler.
Kadınlar, saçlarını keserek.
Çocuklar ise ağlayarak, zaten çocuklar hep ağlardı.
Hipokrat diye biri vardı ve çocukları oksijen ağlatırdı güya, yazardı tıp defterlerinde.
Anlayacaksın çocuk, anlam yükleyeceksin
Aynı sofrada onunla yumurta tokuşturunca anlayacaksın
İlk kez akşam, evinin kapısını kendi anahtarınla değil de zile bastiginda anlayacaksın
Bir çift ayakkabı daha kapı eşiğinde gördüğünde anlayacaksın
Mesela buzdolabının kapısının yüzünde sodexo kartları değil de, içinde yemek olduğunda anlayacaksın çocuk
Kumanda savaşlarında mağlup olunca
Ben ne zaman sevmeye kalkışsam birini bu kentte
Yağmur soyunur buluttan, güneşse bakiredir güne
Bastığın kaldırımın dibinde bir menekşe biter ve kokusu hep sen kokar
Bakkal Mahmut Abi sana benzer, bağıran eskici senin ismini zikrederek her nakaratında
Sonra eskimiş hayallerimi satar, sana bilet keserim
Yeni hayaller evlat edinip, sana gelirim belki
Bazıları yaşamayı bazılarıysa yaşlanmayı diledi
Bense bilmem gene kaçıncı kezdir yine seni ...
Sözcüklerini seçerken sessiz düşün lütfen
Seni özledim dersen bir başkasına şayet
Türkçede yüklemeler çöker ve kalbimde gizli özne olduğunu gizleyemem
Hem tüm dünyaya yazık olur sen gidersen
Çünkü hangi dilde söylersen söyle ben hep Türkçe özleyeceğim seni
Gitme!
Aşk tek heceydi fakat aşk üzerine binlerce on bir heceli şiirler yazıldı, yetmedi hece sınırı kaldırıldı.
Neden?
Çünkü sen hecelere sığmazdın, sığamazdın.
Umudum benim yarınlara gebedir her daim
Kısır kalmış bir döngünün içerisinde çocukluğumu yaşarken
Ağacımı yaşken eğmeye çalışırken kırdılar ve tomurcuğundan yeşeren bir asrın çocuklarıyız bizler Bizler ki daha anne karnında kadere çapraz bağlananlardanız fiyakalı adamlarız aslında bakmayın öyle karada gemi yürüttüğümüze
Biz ki denizde dalgaya karşı kulaç atanlardanız Merhameti taç yapıp başında taşıyan bir ümmetin çocuklarıyız yani biz balığı tutup tekrar denize bahşedenlerdeniz ve sonra da o denizde boğulup ölenlerden...
Beyaz kağıtlara, kırmızı kalemlerle; sevgi yazarlardı daha ilkokulda sınıfta kalmış fiyakalı yazarlar.
İlkokul öyle sanıldığı gibi haybeden bir yer değildir aslında,
ilk aşklara ve askıda asılı duran hırkalara bakılırsa yaşamdan izler taşırlar.
Ve okul çıkışı cuma günlerinde saklıdır aslında marş sırasında sevdiği kızın yanına geçen, saçı yarı ıslak; kalbi tam kırık çocuklar
Yarım bırakılmış şiirler bıraktın ve yarı yolda bir ben
Şimdi bir zenci karda yürüyor izini belli ettirmeden
Ve tüm şeytanlar tövbe edip istifa etti cehennemden
Bense mütemadiyen özlüyorum seni haybeden
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!