Dağkapıdan Yenikapıya
Mardinkapıdan Urfakapıya
Dört kapılı bir camisi var diyarbakırın
Duvarları surlar
Gökyüzü kubbesi
Dört ayaklı minaresi
Çapın neyse, çöpün odur,
Ötesini hayal etme,
Mevla koymuş noktasını,
Virgüllere meyil etme.
Etme ey dost, böyle etme,
Bırakıpta şu islamı, şeytan ele böyle gitme.
Uluyan köpekten utan
öten kuştan
Ağaran geceden utan
Sökecek şafaktan
Yatan bedeninden utan
Atan kalbinden
Kıblem oldu, kebem oldu, yıllar yılı cehalet,
Önüme atana taptım, bir kaç lokma ekmek, bir parça kemikli et,
Öyle gördüm, öyle bildim, ah öylece yaşadım,
Ve sordum hep kendime,
Neden dünya var,
Dilim bağlanmış ağzımdaki değirmenli tekneye,
Avuçlarımdaki yaşlar bu aşkta son sermaye.
Hangi dua ile gelsem sana bilemiyorum,
Aklım yol arıyor varmaya, aramıza çekilmiş o perdeye.
Uyanacak İstanbul, son kalesi
Ümmetin,
O Ecdadı Osmanlının, anahtarı
Cennetin,
PEYGAMBER Sancaklı, Al Bayraklı
Milletin,
Çektim ellerimi kendimden,
Sildim alemleri gözlerimden,
Dilimi kestim sözlerinden,
Bir kalbime kıyamadım,
O da senin ellerinden.
Karışık, her şey ortaya karışık,
Ciğerler porsiyonlara,
Salatalar ortaya karışık.
Çatallar, bıçaklar, kaşıklar bismillahlara,
Bardaklar sulara,
Tuzluklar, biberlikler, masalara karışık.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!