Çamur sarmış her yanı
Yürüdüğün tozlu yollarda
Kirliliğe dirensen de , nafile
Bulaşacaksın ucundan köşesinden
Yürüyeceksin bu yolda
Bulaşacak eteğine bir leke
İnsan kendi yoksunluğunu taçlandırıyor hep
Yoksunluğu ile yüzleşemeyecek kadar büyük bir kibirle
Oysa kendini kusurları ile sevmek
Ne güzel bilgeliktir ki kendini geliştirip yücelten
Taşıyamayacağı zirvelere soyunmak yerine
Var olanla yetinmek , hülasa kıymetini bilmek
Göz pınarları kurumuş
Gözyaşları düşlerimin
Yastıkla boğuştuğum
Uykusu kaçık geceler
Kaç masal , kaç dua
Sessizliğin de sus pus
Her şey eskidi , eskidi her şey Duygular ,düşünceler ,aşklar Yalan , gerçek bütün insanlar Eskidi her şey bu yoz dünyada…..
Sözler aynı sözler , yankı gibi Yalanlar yine kaçış yolu İnsanoğlu düşmüş fırsat peşine Eskidi her şey bu yoz dünyada….
Yalan , riya dolu gülüşler Sömürmek için dökülen yaşlar Modası geçmiş felsefeler Eskidi her şey bu yoz dünyada….
Dünya kendi ekseninde dönüyor İnsanlığın ruhu bir bir ölüyor Bir kısır döngü her şey son buluyor Eskidi her şey bu yoz dünyada….
İnsan geldik dünyaya Böbürlendik asırlar boyu Yeryüzündeki hayvandan Topraktaki bitkiden Farklıyız, üstünüz diye Tanrım bize lütfetmiş Duygu vermiş hissedelim Dil vermiş konuşalım Can vermiş yaşayalım Akıl vermiş kullanalım diye Bunları kullanamadıktan sonra İnsanız diye ,böbürlenmek niye !...
Yüzlerce kelime uğultusu İçlerinden süzüp , damıtamadım Bir araya toplayamadım Kısa kısa cümlecikler Her biri bir yerde seyirtiyor Bu zindan sessizliğin de İçime sızım sızım akan Göz pınarım da yaşlar Kırk düğüm olmuş boğaz da Karabasan sessizlik !…. Kördüğüm , arapsaçı sükut İşte o an susuyor tüm kelimeler !.....
Bazen kelimeler kitlenir Dudağın kıyısın da bir tebessüm Boğazın da düğüm düğüm Sessizliğe boğulur , adını koyamazsın Haykırmak istersin sesin kısılır Bazen öylesine sessiz gelir ki Ne olduğunu anlayamazsın Kar beyazın da düş ile Güneşin kızılın da kor MED // CEZİR gibi Kar kor da eriyip , yol olur mu ?... Kalpten kalbe eser sevda ile Aşk renklerin de buluşur Yakalar mı ahengi ?... Kim bilir !..
Uzun yıllar oldu ilişkimiz Ne sitem , ne boş vaadler Kırıp dökmedi, incitmedi Tüm kıskançlıkları , öfkesi Hak etmeyenin değeri Hiç yormadı ,sadık , vefalı Güvenli omuz oldu Yanı başımda her solukta Esirgemedi hiç huzuru En kıymetli sevgilim yalnızlık Bugün baş başa birlikte Sevgililer Gününü kutluyoruz Masa hazırladım örtüsü beyaz Ortasında beyaz gardenyam Vanilya kokulu mumlar Donattım en güzelinden Yakışır ya hani, mezeleri Biraz peynir tabağı Bir de en kıymetlisinden Burgonya‘nın Romanee- Conti Menekşe moru şarabı Abı hayat kadehinden Patchi çikolata leb’ de Rujum alev kırmızı Baştan aşağa süzülmüş Beyaz ipek kostümüm Vals yapıyor ruhlarımız Fon’ da Maria Callas Puccini’nin ‘Vissi d’arte ’si Bugün baş başa birlikte Romantizm’in doruğunda Sevgililer Gününü kutluyoruz Sadık , vefalı , asude En kıymetli sevgilim YALNIZLIK !.....
Bir yaşamın şehri diyarında
Atar yürek bin nefes soluk soluğa
Hasret de aşka dair avunur yürek
Her dem yaşanası haslet içinde
Dağarcığa yükle ne varsa
Bilmezler kıymetini yalnızlığın !... Ne büyük lütuftur, yaşamasını bilene Onur tacı ödülü yalnızlığın Egosu yok ,, kaprisi yok Yürümeyi bilirsen yalnızlığın Yol arkadaşı , sadık , vefalı Mış / miş gibi değil , yalın Her daim yanı başında Zamansız, özgür yalnızlığın Bekleyeni , bekleteni yok Sığ kalabalıklardan yoksun Yoksul , zenginliği yalnızlığın Gecesi , gündüzü yok Hayatın hükümdarı yalnızlığın Güleni yok , söveni yok Hesap verecek insanı yok Gerçeğin ta kendisi yalnızlığın İronik sevdalardan uzak Riyasız şarkılar söylersin Tek kişilik orkestran yalnızlığın Öfkesi yok , sitemi yok Güneşle dans eden yalnızlığın İmlası yok , kuralı yok Sansürsüz kalemin yalnızlığın Minneti , müdanası yok Tasa edecek yasası yok Ruhun da huzur yalnızlığın !...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!