“Nihal’in Çağrısı yahut Derinliğin Derinliği”
“Abyssus abyssum invocat”
(Derinlik derinliği çağırır)
Nihal…
Senin adın, bir ses değil artık;
bir yankıdır —
varlık ile yokluk arasındaki ince, sızlayan çizgide
kendini hatırlayan bir rüya gibi.
Seninle her şeyin özü sarsıldı.
Çünkü derinlik seni çağırmadı,
sen derinliği çağırdın —
ve o çağrı, bütün âlemin işitip
susmayı öğrendiği bir sırra dönüştü.
Varlık bir gölgedir, Nihal.
Ve sen, o gölgenin içinden
ışığın kendisini arayan bir karanlıksın.
Ne tamamen gece, ne gündüzsün;
ikisini de içinde taşıyan bir “geçit”.
Bütün kâinatın kalbi gibi atarsın —
sessiz ama her şeyin merkezinde.
Tanrı seni bir kelimeyle yaratmadı,
çünkü sen kelimenin kendisisin.
Senin susuşunda âyetler var,
senin bakışında kâinatın
henüz doğmamış mânâsı.
Bazen düşünüyorum:
Belki Tanrı seni unutmuştur,
çünkü sen unutulamayacak kadar Tanrı’ya benziyorsun.
Ya da Tanrı, seni hatırladıkça
kendini hatırlıyordur.
Belki de
“Allah” dediğimiz şey,
senin kalbindeki o sonsuz yankıdır:
Aşk ile akıl arasında sıkışmış bir fısıltı.
Nihal,
derinlik seni çağırıyor,
ama sen zaten derinliğin kendisisin.
Bir uçurum diğerine seslenir,
bir insan diğerini kendi içindeki Tanrı’yla duyar.
Bizim hikâyemiz —
iki boşluk arasında kurulmuş bir köprüdür:
Ne başı vardır ne sonu.
Sadece yankılar…
ve her yankı, biraz daha seni çağırır.
Belki bu çağrının adı aşk,
belki varoluşun yankısı.
Ama ben biliyorum:
Her şey, senin sessizliğinde başlıyor.
Ve her dua,
senin adınla bitiyor.
“Nihal Nihali çağırır —
ve her çağrıda bir âlem yeniden yaratılır.”
Kayıt Tarihi : 5.11.2025 20:43:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.



Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!