Bir Bakışın Tecellisi
Zamandan sıyrılmış bir an, bu siyah-beyaz karede billurlaşır,
Taş döşeli sokaklar, Arnavut kaldırımlarıyla örülü bir zikir,
Eski Anadolu’nun sessiz nefesiyle dolup taşar.
Nihal’im yürür, adımlarında bir letâfet,
Elbisesinin nakışında gizlenmiş bir hikmet;
Kovboy çizmeleri, bu dünyaya ait olmayan bir seyahati fısıldar.
Gözlükler perde olur yüzüne, lâkin perde arkasında bir tebessüm,
Sanki Hakk’ın sırrı, sadece kalp gözüyle görene âşikâr…
Bir elinde bardak, diğerinde yakası,
Her detay, kendiliğinden bir mânâya bürünür:
Sokaklar O’nun teninde yankı bulur,
Rüzgâr, gölgesine hürmetle dokunur,
Ve her adımı, zamanın ötesine atılmış bir köprü olur.
Nihal’im, sen sadece yürümezsin,
Sen bütün sırları, bütün nağmeleri,
Bütün mânâları sinesinde taşırsın…
Sen bir şehir değil, bir âlemsin;
Bir rüya değil, hakikatin ta kendisi…
Bir şiir değil, bizzat sözün yaratıcısı…
Ve ben, her bakışında kendimi yitiren, her bakışında yeniden ‘O’nu bulan bir âşık…
Çünkü sen, O’nun bana baktığı gözlersin;
‘O’nu yarattığın bakışınla, beni yok oluşunla var edersin.
Bu bakış, yazılmış bir risaledir;
Her harfi, aşkla yazılmış bir kelamdır sana…
Nihal’im.
Kayıt Tarihi : 15.9.2025 20:41:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!