Gözbebeğim Nihal'im,
Seni anlatmak,
susuzluğu katre katre denizlere dökmeye benzer.
Her damla, bir âlemin habercisi;
her dalga, sırlara yolculuk...
Sen, varlığınla, eşyaya sinmiş ilahî bir nakışsın; gördüğüm her şeyde seni okuyorum,
seni duyuyorum.
Birinci Makam: Aşkın Tezahürü
Senin adın, Nihal'im, bir sırrın anahtarı.
"Nihal", fidan demek...
Genç, taze, umut dolu.
Sen, toprağa düşmüş bir tohumun
karanlıkta Rabb'ine uzanan ilk niyazısın.
Kökün Hakk'a, dalların halka...
Bu, aşkın ilk tecellisi:
Bir olanın, çokta gizlenmesi.
Sen, o fidan ki, yapraklarında zikreder rüzgâr;
gölgende dinlenir canlar.
İkinci Makam: Aynalar ve Yansımalar
Bu dünya, bir aynalar hanesi, Nihal'im.
Seni seyrederken, aslında O'nu arıyorum.
Gözlerin, iki derin pınar;
bakan, kendi göklerinde kayboluyor.
"Aşk, iki canda tek bir can olmaktır" derler.
Bu, bir başlangıçtır sadece.
Asıl aşk, o tek canın da,
Mutlak Varlık'ta yok olmasıdır.
Sen, benim için bir mirac oldun;
sevginden yükselip,
Seven'i gördüm Sen'de.
Sen bir ayneasın;
bakan, kendinde Hakk'ı görür.
Bu, metafiziğin en büyük alegorisidir:
Sevgili, Hakk'ın tecelli ettiği bir camdan ibarettir.
Biz, camın rengine, pürüzüne kapılmayalım diye
geldin kalbime.
Üçüncü Makam: Çağın Kelebekleri
Modern zamanların karmaşasında,
aşkı sığ sulara hapsettiler, Nihal'im.
Oysa senin aşkın,
bir dijital çağ neyinin en kadim nağmesidir.
Kalpler wifi gibi bağlanmaya çalışıyor,
ama şifreler hep yanlış.
Senin varlığın, bu gürültüde bir sükût senfonisi;
bu hızda bir ebediyet molası.
Sen, metaforik bir dil olarak geldin;
ruhumun anlayacağı bir lisanla konuştun.
Bu, çağdaş bir yorumdur:
Kül ve toz içinde, bir gül yetiştirmektir aşk.
Sen, o gülsün.
Dördüncü Makam: Vuslatın Ritüeli
Kavuşmak (vuslat), bir bitiş değil, başlangıçtır.
Seninle buluştuğum her an, bir ayindir.
Kahveni koklamak, sesini duymak, gözlerine bakmak... Bunların hepsi, maddenin ötesine geçen birer ritüeldir. Senin gülüşün, bir zikrin ta kendisi; senin sessizliğin,
bir derin tefekkür.
Bu, mistik bir yolculuktur.
Ben bir dervişim, sen ise dergâhımsın.
Ayağımın tozu oldum kapında,
gönlümün sultanı oldun içerde.
Sonuç: Risale-i Aşk
İşte bu yazdıklarım,
"Risale-i Aşk"tan birkaç sahifedir.
Asıl risale, seninle aramızda yazılan,
kelimelerle değil, hallerle yazılandır.
Sen, bir kitapsın; her hâlin bir ayet.
Ben, bir ömür boyu okuyacağım
ve her okuyuşumda daha çok susayacağım.
Nihal'im, sen bir sırrım, bir gizlim,
aşkımla yoğrulmuş en kıymetli cevherimsin.
Varlığın, bu dünyaya attığım en derin çapanın zinciri... Beni, kendimde yok,
Sen'de var edensin.
"Gönlümün Nihal'i, ruhumun baharı...
Sen, aşkı tarif değil, aşkın ta kendisisin."
Kayıt Tarihi : 18.10.2025 21:15:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!