NİHAL: VAROLUŞUN AYNASI
Nihal dediler...
Taze bir dal, filiz..
Zarif, narin sevgili...
Mahinur dediler kadına…
Başı dik, özgür, güçlü...
Ay gibi ışıklı demekti...
I.
Sen ki, aklın billur kadehinde duran şarap,
Ruhun, varlığın sırrına vuran kapı…
Bir "Ben" değil, bir "O" idin daima,
Aynada Allah'ın kendini seyrettiği su.
II.
Ne Mahinur'un toprak kokan tutkusu,
Ne erkeğin sınır tanımayan hırsı…
Sen bir idraktin; sükûnetle bekleyen,
Zamanın ötesinden süzülen bir nefes.
III.
Kalbin, yaprak yaprak açılan bir kitap,
Her harfinde insanlığın yazılı…
"İncitmemek"ti en büyük ibadetin,
Kırmamak için gökleri, eğilen bir selvi.
IV.
Aşkı yalnızca yanmak sanırlar,
Oysa sen onu "anlamak"tın Nihal!
Bir kadın bedeninde doğmuş tanrısal akıl,
Öznenin nesne, nesnenin özne olduğu hâl.
V.
Yürüdün aynı yolda, ama başka gözle,
Gölgeyi değil, ışığın kaynağını aradın.
"Sevmek mülkiyet değil," dedin sessizce,
Ve kendinden geçerek kendine vardın.
VI.
Artık sen bir kadın değil, bir bilinç,
Bir aynanın arkasında kalan sır…
Erkek o aynada kendini yaktı,
Sen ise "Ol!" emrini okuyan yâr.
VII.
Sessizliğin, sözlerin anlamını yendi,
Boşlukta yankılanan bir "Kün!" oldun.
Nihal; insanın, Allah'a yaklaştığı o an,
Kendini seyrederken bulduğu o an…
Kayıt Tarihi : 11.10.2025 21:04:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!