Nigar Hanım Şiiri - Yorumlar

Mehmet Akif Tiryaki
1303

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Nigar Hanım Macar asıllı Osman Paşa'nın kızıydı
Kadıköy, yatılı fransız okulunda kaldı.
Okulda Arapça, Farsça, Almanca, Rumca ders aldı
Müzikle şiirle ilgilendi,
Yakalandığı tifüs hastalığından can verdi.
Önceleri Abdülhak Hamit ve Recaizade Ekrem'in
Sonra, Tevfik Fikret ve Cenap Şahabettin'in etkisinde kaldı,

Tamamını Oku
  • Anar Zalem
    Anar Zalem 25.01.2012 - 19:23

    EYLÜL SABAHI

    Nigar Hanım (1856-1918)

    Her şeb bu sevahilde, bu yerlerde bütün gün

    Dildar-ı tefekkürle geçer vakt-i hazinim



    Kalb-i gamimim

    Pek ona düşkün



    Ettikçe şu eylül sabahındaki o rikkat

    Hem kalbimi, hem fikrimi, hem ruhumu tehyic



    Hep bu taravet

    Aşkımı tervih



    Eyler gibi ondan bana her lahzada bir hu

    Bir bu-yi muhabbet getirir mühtez-ü perran



    Gönlüme darü

    Nefha yi canan



    Vaktaki dalar ruhunu tedkike hayalim

    Bir neş'e-yi pür-hüzn ile ser-mest olurum ben



    Ol dem i melalim

    Kalbi eder şen



    Dil umk-i nigahında arar şiddet-i sevda

    Düşkün, mütereddid, müteellim, mütehassir



    Hatır-ı Şeyda

    Pek müteessir



    Ver kalbe sükünet.. Yetiş yer yar-ı dil-ara

    Ey salib-i aram-ı dil, ey neşve-yi hatır



    Et beni ihya

    Kalbimi şatır!

    Cevap Yaz
  • Anar Zalem
    Anar Zalem 25.01.2012 - 19:12

    Şair Nigar Hanım ın şiirlerine ait bir sayfa mutlaka hazırlanmalı diye düşünmekteyim...yine şairimizin günlükleriyle ilgili olarak...:


    Nigar Hanım günlüğünün daha ilk sahifesinde muharrir-i meshur Midhat Efendinin asar-ı bergüzidesinden
    olan Hayret namındaki romanı okuyarak aksamı ettiğinden bahseder (12 Kanunısani 13O2). Keza
    günlüğün ilerleyen sahifelerinde sık sık Nigar Hanım'ı Ahmed Midhatin eserlerini okurken görürüz. lginç olan Nigar
    Hanım ile arasında ailelerini de içine alan bir yığın anekdotun mevcudiyetine rağmen, günlükte Ahmed Midhat
    adının -romancı kimliği dısında- geçmiyor olmasıdır. Ancak, babasının hosgörüsü eseri, yerli ve yabancı peresenter
    edildiği pek çok erkek misafirle musahabe edip eğlenebilen Nigar Hanım, nedense yerli ve Müslüman erkek
    misafirlerinin hemen tamamını, yabancı erkek misafirlerinin ise pek cüzi bir kısmını ismen zikretmekten kaçınarak,
    isminin bas harfi ile belirtmeyi tercih etmistir. Döneminin -daha uzun müddet devam edeceğine inandığı- değer
    yargılarına karsı gelistirilen bir savunma mekanizması olduğunu düsünebileceğimiz bu tavır, yazık ki günlükteki
    majüskül harflerin teshisi hususunda güçlük doğurmaktadır. Üstelik Nigar Hanım, aynı sahıs edebi kimliği ile
    günlüğe girdiği anda açıkça yazabildiği bir ismi, özel kimliği ile söz konusu ettiği anda yeniden majüskül bir harfe
    dönüstürebilmektedir de. Söz gelimi Naçiz adlı eserini okuduğu bir Ekrem Beyden bahseder de, karsılıklı
    musahabe edip gülüsüp eğlendiği zat Edir. Biz bunun böyle olduğunu yıllar sonra gençlik anılarını okuyan orta
    yaslı bir Nigar Hanım'ın Elerden biri yanına kursun kalemle düstüğü Recaizade Ekrem Beyefendi notundan
    anlarız. Yazık ki aynı teveccüh diğer majüsküllerden esirgenmistir. Kesinlik iddiası olmamakla beraber, günlükte sık
    sık karsımıza çıkan Mnin Ahmed Midhat olduğunu düsünmek mümkündür. Çünkü Nigar Hanım Ahmed Midhatın
    ölümü üzerine kaleme aldığı bir yazıda, ondan Midhat olarak söz etmektedir. [1]

    Ancak hiç kusku yok ki günlüğe hangi boyutta girmis olursa olsun Ahmed Midhat ile Nigar Hanım arasında
    karsılıklı bir teveccüh, ailelerini de içine alan yoğun bir görüsme, dahası bir hayranlık iliskisi mevcuttu. Hikmet
    Feridun Es Sairle muharrir arasında karsılıklı bir takviye hissi vardı. Ahmed Midhat onun büyük bir sair olduğuna
    inanmıstı. Nigar Hanım, Ahmed Midhatin emsalsiz veludiyetine, okutma kaabiliyetine hayrandı demektedir [2].
    Nigar Hanım'ın zikrettiği su anekdot meshurdur:

    Bir gün eserlerinden her hangisini tensib ederse lütfen namıma ithaf etmesini merhum müsarünileyhden
    rica etmistim; birkaç gün sonra sahile yanasan sandaldan aile-i muhteremesinin çıktığını gördüğüm sırada
    beyazlara sarılmıs bir kaç tane büyük boğçanın yukarıya naklolunduğunu müsahade ederek nezdimde bir kaç gün
    müsaferetle beni tesrir edecekleri zehabına düsmüstüm. Birkaç dakikalık istirahatten sonra merhume, hemsiresinin
    tevdi ettiği bir iltifatnamede, Midhat, nevaziskar bir tarz-ı beyan ile: Bu eserlerin hiç birisini kafi derecede sairane
    bulmadığım için hiç birisini namınıza ithaf etmedim. Hepsini yadigarım ve bu mektubumu ithafnami olarak kabul
    ediniz deyiverdi. [3]

    Ahmed Midhat ailesinden Nigar Hanım ailesine gelin gelen Saniha Hanımdan [4] dinlediğimiz su iki
    anekdot da ilginçtir: Döneminde sairliği kadar güzelliğiyle de ünlü Nigar Hanım, bir gün Ahmed Midhatin bir müzik
    evine benzeyen Beykozdaki yalısındadır. Ailece müziğe düskün, hepsi bir veya bir kaç saz çalabilen, kimi beste
    yapan bu fertler arasında Nigar Hanım'dan hangi sarkıyı dinlemek istediği sorulur. Artık orta yası bulmus ancak
    gönlü taze Nigar Hanım Uslan ey dil uslan artık ihtiyar olmaktasın sarkısını istediğini söyleyince Ahmed Midhat,
    bu ince kinayeyi sezerek htiyar oldukça Midhat bahtiyar olmaktasın cevabıyla mukabele eder.

    Ahmed Midhat ailesinin Nigar Hanım'a hayranlığı o derece büyüktür ki yeni doğmus torunlarından birisini
    Nigar Hanımın kucağına veren Ahmed Midhat, Bu yavruya bir isim bağıslasanız Hanımefendi deyince, Nigar
    Hanım Müsaade ederseniz kendi ismimi bağıslayayım efendim seklinde mukabele eder. Böylece Ahmed Midhat
    ailesine küçücük bir Nigar katılmıs olur...

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 2 tane yorum bulunmakta