Demokrasi diye düştük yollara,
Yine beyaz beyaz, karaysa kara.
Yıllarca izine rastlayamadık,
Her seferde kaldık başka bahara.
Şalvarı, çarşafı yırttık bir zaman,
Jandarma dipçiği vermezdi aman,
Kitap yakılırdı, kurs basılırdı,
Okutulmaz idi rahlede Kur-an.
Geçmişte kalmıştı bu acı yıllar,
Açılmıştı kurslar ve de okullar.
Birileri yine düğmeye bastı,
Allak bullak oldu bizim yoksullar.
Kimi tenhalarda türkü çığırır,
Kimi tekkelerde Hak’ka yalvarır.
Hep düşünür biri gelsin kurtarsın,
Yahut da dizlere vurup ağlanır.
İşte bak hortladı o geçen yıllar,
Gene kapanıyor kurslar, okullar.
Düşünce, özgürlük tatile çıkmış,
Oynanır sahnede senin yoksullar.
Ne var bir kerede oyna durma,
İstersen gel, ateş bastır yarama.
Panzehirde sende zehirde sende,
Onda, şunda, bunda arayıp durma.
Eşkiya dağlardan inmiş şehre,
Utanmaz, arlanmaz soyar ha bire.
Derdi, anlatacak merci kalmadı,
Gömecekler diri diri kabire.
Namus ar’ı, ar da bizi unuttu,
Şeref tacirleri yolları tuttu.
Haya, edep bizi çoktan terk etmiş,
Akıl kulvarında deliler koştu.
Methiye düzdük matrabazlara,
Akort veremedik bir türlü saza.
Sevda bahçesinde bülbüller sustu,
Ne yazık has bahçe kaldı kazlara.
DOSTOZAN/08.07.1998
Mehmet Hanifi SarıyıldızKayıt Tarihi : 27.7.2016 13:22:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!